Meral Akşener ve arkadaşları tarafından kurulan İyi Parti, bu davaya gönül vermiş birçok insanı dışarda bıraktı. Milliyetçi muhafazakar camiada hayal kırıklığı ve yoğun eleştirilere maruz kaldı.

indir (2)

YOL ARKADAŞLIĞININ ANLAMINI BİLEN VAR MI?

Yeniçağ Gazetesi Yazarı Dr. Arslan Tekin, bugünkü makalesinde yaşanan hayal kırıklığının yansımalarına dokundurmalarda bulundu. Makalesinde Yoldaşlık hukuku var mı? başlığını kullanan Tekin yol arkadaşlığının dava insanları arasındaki önemini vurguladı.

Dr. Arslan Tekin'in bugünkü köşesinde kaleme aldığı yazı:

YOLDAŞLIK HUKUKU VAR MI?

Yoldaş kavramını bir zamanlar Türkiye komünistleri sık kullanmışlardır. Asıl onların tabiri gibi Türkçemizde yer bulmuştur. Rusçada 'tavariş' arkadaş, yoldaş manasındadır. 'Tovar'dan o da bizdeki 'davar'dan geldiği söylenir. Mümkündür. Bir zaman iç içe yaşadık ve çok Türkçe kelime Rusçaya girmiştir. Komünistlerimiz 'tavariş Lenin', 'tavariş Stalin' diyemeyecekleri için 'yoldaş'ı kullanagelmişlerdir. Komünizm çöktü, kelime de gitti. Dahası bize kaldı!

Aynı yolda yürüyenler birbirlerinin yol arkadaşı ve haliyle yoldaşıdır. Hakiki anlamda da mecazi anlamda da böyle..

Aynı hedefe yürüyen yoldaşlar bir hukuk içinde hareket ederler. 'Hukuk'u iki anlamda kullandım. Hukuk 'hakk'ın çokluğudur. 'Haklar'ı da ifa eder. Yoldaşlar birbirlerinin haklarına riayet etmek mecburiyetindedirler. Zor zamanda yoldaş olanlar, bir merhale aşıldığında yalnız bırakılırlarsa, görmemezlikten, bilmemezlikten gelinirse, artık kendilerinde güç vehmedenler, ileride' itimat buhranı'yla karşılaşacaklarını ve tökezleyeceklerini de bilmelidirler.

En zor zamanlarında yanlarında olan insanlardan azami istifade edenlerin, belli bir merhale kat edildikten sonra ilk yola çıktıkları yoldaşlarını kendileri için yük görmeye başlamaları, politik bir zafiyet ortaya çıkar ki, böyle olunca politikacıların 'karakterleri' tartışmaya açılır.

Prof. Dr. Erol Güngör''de 1966'da yazdığı bir 'Politika ve Politikacılar' başlıklı makalesinde durum tespiti yapar:

'….politika herkesin girebileceği veya üç günde öğrenilecek bir meslek değildir; orada da en az diğer mesleklerdeki kadar geniş bir tecrübe ve yetiştirmeye ihtiyaç vardır. Bu tecrübe ve bilgiden mahrum olanlardır ki Türriye'de politikanın iğrenç bir iş, politikacıların da bilgisiz birer madrabaz oldukları kanaatini yerleştirmiş bulunuyor. Sık sık yalan söyleyenlere, münakaşalarda safsata yapanlara, havaya göre kanaat değiştirenlere politikaya girmesini tavsiye ediyor; yahut orada muvaffak olabileceğini düşünüyoruz. Birisi söylediği sözlerde bile bulunmadığını anlatmak için'ben politika bilmem' diyor. Siyasetle uğraşanları tehzil etmek için 'esnaf7 tabirini kullanıyoruz. / Şerefli bir hizmeti bu kadar pespaye bir meslek haline getiren veya halkın kafasında bu kanaatin uyanmasına yol açanlar hiç şüphesiz yine politikacılardır….' (Erol Güngör, 'Politika ve Politikacılar', Sosyal Meseleler ve Aydınlar, Ötüken Neşriyat, 1993, s.322-323).

Son belediye başkanları sıkıntısında iktidar partisinin yaşadığı gel-git ve endişeler, 'yoldaşlık Hukuku'nu ister istemez akla getiriyor.

Birlikte yola çıktıklarını birden yok sayabiliyorlar.

Atatürk'ten itibaren politikacılarımızı tek tek gözlerimizin önünden geçirelim…

'Yoldaşlık hukuku'na riayet eden kaç politikacılarımız var?

Ülkeye sahip çıkmak, politika yapmak isteyenler, 'yoldaş hukuku'nu ne kadar gözettiklerini veya gözetmediklerini, son hadiseler gözlerimizin önüne seriyor.

Ders almak lazım….Örneği iktidar partisinden veriyoruz ama bütün partilere teşekküllere bu ders'i hatırlatırız.

Atsız: Yoldaşını bırakıp dönemlerin……' demiş. Arkasını biliyorsunuz.

Ak Partililer Atsız'ı okurlar mı sizce ve anlarlar mı? Sadece onlar değil; hepimiz anlarmıyız?