Başka bir deyişle damar sertliğinin esansiyel hipertansiyonun altında yattığını belirten uzmanlar, bu hastaların ilaç tedavisi altına alındığını, kilo fazlalığı varsa kilo vermesinin yani egzersiz yapmasının istendiğini vurguluyor.

Bazı hastaların ise daha erken yaşlarda hipertansiyon ile karşı karşıya kaldıklarını hatırlatan uzmanlar, bunun mutlaka önemsenmesi gerektiğini ve altta yatan nedenlerin araştırılmasının şart olduğunu kaydediyor.

Sekonder hipertansiyon olarak isimlendirilen bu durumun altında daha çok böbrek kökenli ve hormonsal durumların yattığını ifade eden uzmanlar, böbreklerin enfeksiyonları, taşları, böbrek damar hastalıkları, böbrek üstü bezi hormonlarının anormal çalışması, tiroid bezi bozuklukları gibi pek çok sebep olabildiği gibi, çağımızın hastalığı olan metabolik sendrom sebepler arasında bulunduğunu kaydediyor.

Metabolik sendrom, şişmanlık, diyabet veya ona meyil yaratan sendromlar, ürik asit yüksekliği, trigliserid yüksekliği, HDL (iyi kolesterol) düşüklüğü, hipertansiyon gibi durumlardan en az 3'ünün bulunmasıdır. Gebelikte çıkan ve doğum sonrası süren hipertansiyonlar da kadınlarda görülmektedir.

Sekonder hipertansiyonda sebebe yönelik tedavinin gerçekleştirildiğini belirten uzmanlar, çoğunlukla ilaçların ömür boyu kullanıldığını savunuyor. İlaçların düzensiz kullanımı, tansiyonun ani yükselmesi, hatta beyin kanamasına dahi yol açabilecek ciddi komplikasyonlara yol açacağını ifade eden uzmanlar, uzun vadede böbrek, göz gibi organların bozulması söz konusu oluyor.