41,9120 %0,23
48,6850 %0,43
5.480,23 % -1,67
Ara
Haberin Gündemi Ekonomi Zengin Dünyanın Borçları: Kim Ödeyecek?

Zengin Dünyanın Borçları: Kim Ödeyecek?

Okunma Süresi: 3 dk

Küresel borç seviyelerinin artışı, dünya genelinde ekonomik büyümenin önüne geçerken, uluslararası kuruluşlar ve uzmanlar bu durumu giderek daha fazla endişe verici bir konu olarak değerlendirmeye başladı. Hükümetlerin kamu borçları, mali güvenliği tehdit eden bir noktaya ulaşırken, bu durum yalnızca gelişmekte olan ülkelerle sınırlı kalmıyor; yüksek faiz oranları ve artan borçlanma maliyetleri, zengin ülkeleri de etkisi altına alıyor.

Kamu Borçları ve Mali Güvenlik

Artan kamu borçları, hükümetlerin temel önceliklerini finanse etme yeteneklerini zayıflatıyor. Kamu harcamalarındaki açıkların büyümesi, mali güvenlik alanını daraltırken, bu durumun etkileri uluslararası finansal istikrarı tehdit ediyor. Yavaşlayan ekonomik büyüme, artan savunma ve sosyal harcamalar ile birleştiğinde, hükümet tahvillerine olan talep azalıyor ve bu da küresel mali krizlerin yeniden ortaya çıkabileceği endişelerini artırıyor.

IMF Tahminleri ve Küresel Borç Durumu

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, küresel kamu borcunun 2029 yılı itibarıyla küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) %100’ünü aşması bekleniyor. Bu oran, 1948 yılından bu yana görülen en yüksek seviye olacak. IMF Mali İşler Dairesi Başkanı Vitor Gaspar, olumsuz bir senaryoda bu oranın %123’e kadar çıkabileceğini belirtiyor. Bu, II. Dünya Savaşı sonrası görülen rekor seviyenin hemen altında bir değer.

Finansal Reformların Önemi

Gaspar, mali piyasaların ciddi şekilde sarsılması durumunun, 2010 yılında başlayan Avrupa borç krizine benzer bir “mali ölüm döngüsü” doğurabileceğine dikkat çekiyor. Bu belirsizlik ortamında, mali reformların önemi her geçen gün artıyor. IMF, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin borç seviyelerini düşürmek, bütçe açıklarını azaltmak ve mali rezervler oluşturmak için harekete geçmesi gerektiğini vurguluyor.

Büyük Ekonomilerde Durum

ABD, Kanada, Çin, Fransa, İtalya, Japonya ve Birleşik Krallık gibi büyük ekonomilerde kamu borcu, GSYH'nin %100’ünü aşmış durumda ya da bu seviyeye ulaşmak üzere. Bu ülkeler, derin tahvil piyasalarına ve çeşitlendirilmiş politika seçeneklerine sahip olduklarından, borç riskleri “düşük ila orta” olarak değerlendiriliyor. Ancak, düşük gelirli ülkeler ve birçok gelişmekte olan pazar daha yüksek borçlanma maliyetleri ile karşı karşıya kalıyor.

Borç Servisi ve Ekonomik Büyüme

Gaspar, günümüzde borçlanma maliyetlerinin, 2008-2009 küresel krizinden ve 2020’de başlayan COVID-19 pandemisinden sonraki dönemlere göre çok daha yüksek olduğunu ifade ediyor. Artan faiz oranları, hükümetlerin bütçelerinde baskı oluştururken; jeopolitik gerilimler, doğal afetler, teknolojik değişim ve yaşlanan nüfus, yeni harcama baskılarını artırıyor. Örneğin, ABD'de COVID-19 pandemisi sırasında kamu borcunun GSYH’ye oranı savaş sonrası rekor seviyelere ulaştı ve bu oranın 2030’a kadar %140'ı geçmesi öngörülüyor.

Cedra Markets Görüşü

Cedra Markets Global Piyasalar Başkanı Joe Yarak, COVID-19 sonrası dönemde küresel kamu borcunun önemli bir artış gösterdiğini belirtiyor. ABD’nin kamu borcunun 23 trilyon dolardan 38 trilyon doların üzerine çıktığını ifade eden Yarak, IMF’nin küresel borcun 2029'a kadar dünya GSYH’sinin %100'üne ulaşacağı öngörüsünün, hükümetlerin yatırım harcamalarını kısarak borç faizlerini ödemeye yönelmesine neden olduğunu vurguluyor. Bu durum, özellikle gelişmekte olan ülkeler için ciddi riskler taşıyor.

Ekonomik Baskılar ve Zengin Ülkeler

The Economist dergisine göre, gelişmiş ülkelerin kamu maliyesi ciddi sorunlarla karşı karşıya. Fransa'da borçlar hızla artarken, Japonya büyük borçlarına rağmen harcamalarını sürdürüyor. Birleşik Krallık, sosyal yardım reformlarını geri çekmek zorunda kalırken, ABD'de GSYH’nin %6’sı kadar açık bulunuyor. Borç sarmalından kurtulmak için genellikle iş gücü artırılmakta veya gelişmekte olan ülkelerin hızlı büyümesi teşvik edilmektedir. Ancak, yapay zeka gibi yeni teknolojilerin maliyetleri artırabileceği ve gelişmiş ülkelerde emekli maaşları ve sağlık harcamalarının da artmasıyla birlikte, bu durum daha fazla kamu harcamasını gerektirebilir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *