Her yıl 31 Ekim tarihinde kutlanan Cadılar Bayramı, bu yıl Türkiye'nin farklı şehirlerinde de çeşitli etkinliklerle kutlandı. Şanlıurfa'da bir grup genç tarafından ormanlık alanda düzenlenen etkinlik, renkli kostümler, müzik ve danslarla dolu bir atmosferde geçti. Ancak, sosyal medyada yayılan görüntülerin ardından, Eskişehir'de yaşanan olaylar, kutlamaların ardından tartışmalara yol açtı.
Şanlıurfa'daki Etkinlik
Şanlıurfa'daki Cadılar Bayramı kutlamaları, gençlerin katılımıyla gerçekleşti. Gençler, cadı ve vampir kostümleriyle eğlenirken, müziğin eşliğinde dans etti. Etkinlik, geç saatlere kadar sürdü ve katılımcılar arasında neşeli bir atmosfer hakim oldu. Ancak bu görüntüler, sosyal medya kullanıcılarının dikkatini çekti ve bazıları kutlamanın kentin kültürel yapısına aykırı olduğunu ifade ederek eleştirilerde bulundu.
Eskişehir'deki Olaylar ve Gözaltılar
Eskişehir'de, sosyal medyada yayılan görüntüler üzerine, bira kasalarıyla haç işareti yaparak sokaklarda dolaşan üç kişinin durumu, savcılığın dikkatini çekti. Bu kişiler, 'Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik/Aşağılama' suçu kapsamında gözaltına alındı. Olay, yerel halk arasında çeşitli tartışmalara yol açarken, sosyal medya platformlarında ise farklı tepkilere neden oldu.
Sosyal Medyadaki Tepkiler
Gözaltılara ve kutlamalara yönelik sosyal medyada yapılan yorumlar, kutlamaların toplumda yarattığı etkiyi ortaya koydu. Bazı kullanıcılar, gençlerin eğlenme hakkını savunarak "Anadolu'da cadı avı" ifadesini kullanırken, diğerleri ise bu tür etkinliklerin kültürel yapıya uygun olmadığını belirtti. "Cumhuriyet değil şeriat savcılığı" gibi ifadelerle eleştirilerde bulunan bazı kullanıcılar, insanların inançlarına ve kutlamalarına saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Türkiye'deki kiliselerin varlığı ve ibadet serbestliği konularına da dikkat çekildi.
Bu olaylar, Cadılar Bayramı'nın Türkiye'deki algısını ve bu tür kutlamaların toplumda nasıl karşılandığını bir kez daha gündeme getirdi. Farklı görüşlerin ve tartışmaların beraberinde getirdiği bu durum, toplumun kültürel çeşitliliği ve hoşgörüsü üzerine yeniden düşünmeyi gerektiriyor.