Son dönemlerde İstanbul ve çevresinde meydana gelen sismik aktiviteler, bilim insanlarının dikkatini çekmeye devam ediyor. ABD merkezli hakemli bilim dergisi Science'ta yayımlanan bir araştırma, Marmara Denizi'ndeki Ana Marmara Fayı üzerinde uzun süredir enerji biriktiren kilitli fay kesimlerinin, büyük depremlerin habercisi olabileceğine işaret ediyor. Araştırma, özellikle bölgedeki 7.0 ve üzeri büyüklükte bir depremin olasılığını artırdığını ortaya koyuyor.
Potsdam Araştırmacılarından Önemli Uyarı
Almanya'nın Potsdam kentinde bulunan GFZ Helmholtz Jeofizik Araştırma Merkezi'nden uzmanlar, İstanbul çevresindeki yüksek deprem riski taşıyan bölgeleri belirledi. Özellikle Prens Adaları segmentinin büyük ölçüde "kilitli" durumda olduğu vurgulanarak, bu bölgedeki deprem olasılığının arttığına dikkat çekildi. Uzmanlar, büyük bir depremin ne zaman meydana geleceğini kesin olarak tahmin etmenin mümkün olmadığını, ancak riskin hâlâ geçerli olduğunu belirtiyor.
Tektonik Gerilim ve Deprem Olasılıkları
Yürütülen araştırmalara göre, İstanbul'un güneyinde yer alan Marmara Denizi altında artan tektonik gerilimler, önümüzdeki yıllarda büyük bir depreme zemin hazırlayabilir. Araştırmacılar, 23 Nisan 2025’te gerçekleşen 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından, bölgedeki sismik aktiviteleri detaylı bir şekilde inceleyerek yer altındaki süreçleri analiz etti. Bu çalışma, 2007 yılından bu yana bölgede yaşanan depremlerin verilerini içeriyor ve uluslararası alanda önemli bulgular sunuyor.
Marmara Fayı ve Sismik Davranış
Marmara Denizi'nin altında, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın batı uzantısını oluşturan Marmara Fayı, Anadolu Plakası ile Avrasya Plakası'nın etkileşimi sonucu çeşitli sismik hareketlere sahne oluyor. Fay boyunca farklı kaya yapılarının varlığı, bazı kesimlerin plakalar arasında daha fazla kilitlenmesine neden oluyor. Bu durum, uzun süreli bir gerilim birikimine yol açarak büyük depremler için uygun bir zemin oluşturuyor.
Prens Adaları Segmentinin Önemi
Prens Adaları segmentinin, İstanbul'un güneyinde kritik bir öneme sahip olduğu belirtiliyor. Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada gibi adaların bulunduğu bu bölgedeki uzun süreli sessizlik, önemli miktarda tektonik gerilimin biriktiğini gösteriyor. Potsdamlı araştırmacılar, 2007-2025 yılları arasındaki depremleri ve artçı sarsıntı modellerini inceleyerek, bu bölgedeki 5 ve üzeri büyüklükteki depremlerin artış eğiliminde olduğunu saptadı.
Gelecek Senaryoları ve İzleme Önerileri
Uzmanlar, bir sonraki büyük depremin İstanbul'un güneyi veya güneybatısında meydana gelebileceğini öngörüyor. Bu sarsıntının, doğrudan büyük bir deprem olabileceği gibi, daha büyük bir depremin öncüsü olabileceği de değerlendiriliyor. 1999 yılında Gölcük'te meydana gelen 7,4 büyüklüğündeki deprem, İstanbul ve çevresinde benzer bir senaryonun yaratabileceği yıkıcı sonuçları gözler önüne seriyor.
Bu nedenle araştırmacılar, Marmara Denizi altındaki fayların gerçek zamanlı izlenmesinin önemine vurgu yaparak, deniz tabanında kalıcı gözlem istasyonlarının artırılması, ilave sondaj kuyuları açılması ve deniz dışı fiber optik sensörlerin kurulmasının gerekliliğini belirtiyor. GFZ'nin AFAD ile birlikte yürüttüğü çalışmalar, Türkiye'deki deprem riskinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamak amacıyla devam ediyor.