Şimdi herkes hangi büyük şehirde ve vilayetlerde kimin aday olacağını merak ediyor. Ama hiç kimse Türkiye'deki belediyelerin tamamının bir borç batağında olduğunu konuşmuyor.
Özellikle de küçük belediyelerin, yani nüfusu 10 bin ya da bir iki yüzbin arasındaki İlçe belediyelerinin perişan halini kimse tartışmıyor,gündeme getirmiyor.
Oysa Belediyelerin tamamı boyunu aşan borca sokulmuştur. Gırtlağına kadar borca sokulan bu belediyelerde Başkan olmak için Aday olanların başlarına ne geleceğini düşünmeden balıklama bu işe daldıkları da bilinen bir gerçek.
Belediyelerin yeni seçimlerin hemen akabinde personel maaşlarını bile ödeyeyemeyecek durumda olduğu biliniyor.
Peki bu durumda olan belediyelere neden çok sayıda Aday talip olmuştur?
Cevabını tecrübelerime dayanarak bendeniz vereyim:
Bu gırtlağına kadar borç içinde olan bir belediyeye Başkan olmak isteyenlerin kimler olduğuna baktığınızda şöyle bir şeyi görüyorsunuz:
Adamlar emekli memur, emekli astsubay, ya da emekli öğretmen veya bir tüccar. " "Başkan olursam emekli maaşımın en az 5 misli ödenek alır hayatımda erişemeyeceğim bir gelir ve saltanata kavuşurum " diye düşünüyorlar.
Peki Başkan olursan bu beldeye ya da bu ilçeye ne hizmet yapabilirsin? diye sorulduğunda ise mangalda kül bırakmıyor, adeta cennet vadediyorlar.
Bu adamlardan biri seçilir de ez kaza makama oturduğu gün belediyenin kasasında kaç para var diye sorulduğunda " Hiç paramız yok. İki gün sonra personele maaş ödenmesi gerekiyor. Ama bir kuruş yok. Üstelik İller Bankası'ndan gelecek ödenek de borçlarımıza kesiliyor." cevabını alınca, mübarek ayakları suya değiyor.
Zaten de belediye başkanlığı yapacak hiç bir bilgi,birikim ve tecrübesi olmadığı için de kısa zamanda halkın içine çıkamaz duruma geliyorlar.
Belediyeleri borca sokup her şeyi berbat ettikten sonra çekip gitmek zorunda kalanların çoğu kendilerine başka şehirlerde, başka yerleşim yerlerinde ikamet imkanı araştırıyorlar. Çünkü halkın arasına çıkmaya yüzleri kalmıyor.
O sebeple Partilerin yerel teşkilatları kendi aralarında anlaştıkları yeni birinin seçilmesini sağlıyor. Ama o yerelden seçilen teşkilatın tercih ettiği kişileri çoğunlukla halkın geneli hiç istemiyor. Parti Genel Merkezleri de maalesef başarısızlığa ve kötü yönetime ortak olan yerel parti teşkilatlarının oyununa gelebiliyor.
Genel Merkez veya İl teşkilatlarının yaptığı anketleri de bu yerel politika kurtları yönlendiriyor. Canları kimi istiyorsa onu anketlerde önde gösterebiliyorlar.
Hile ile sahtekarlıkla elde edilen makamların zaten bozuk düzen yönetilmiş olması, borç batağına sokulmuş olması ve hiç bir olumlu iş ve hizmetlerinin görülememiş olması yeni seçilen kişilerin de aynı bataklığı büyütmelerine yol açıyor.
Bunun için Devletin imkanları çarçur edilen ve dişe dokunur hiç bir hizmeti görülmemiş olan Belediyelere seçilecek yeni Başkan Adaylarının çok iyi araştırılması gerekiyor.
Benim acizane kanaatime göre bu da ÇOK ZOR.
O sebeple yine halkın değil, partilerin titizlik göstermeden, yerel teşkilat istiyor gerekçesiyle öne çıkaracağı kişilere en önemli devlet kurumları teslim edilmiş olacaktır.
Maalesef bu durum önümüzdeki seçimler için de değişmeyecektir.
Emaneti ehline vermeyen halkın ve Partilerin şikayetçi olması da hiç bir mana ifade etmeyecektir.