Günümüz dünyasında gündemde olan konuları değerlendirdiğinizde, maalesef bir "Kahpeler ve Kahpelikler " alemiyle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Suudi Veliaht Prensi ünvanlı bir dengesiz emir veriyor ve muhalif gazeteci Kaşıkçı'yı Türkiye'deki Konsolosluklarına çağırtıp, kurduğu özel bir infaz ekibi ile vahşice katlettiriyor. Parçalattırıyor, ya diplomatik kurye gibi Türkiye'den kaçırtıyor ya da asitte erittirip zavallı adamın cesedini kanalizasyona döktürtüp ortadan kaldırtıyor.
Emri veren belli.
Emri uygulayanlar belli.
Hepsi resmen görevlendirilmiş. Hepsi de üst düzey görevliler.
Özel uçak ve imkan sağlanarak yollandıkları kesin.
Bir grup zavallı gelip bu cinayeti işliyorlar.
Belki de vicdan azabı çekerek.
Kelle korkusundan bu cürmü işliyorlar.
Mesele ortaya çıkınca da 5 zavallı görevliye idam cezası verileceği açıklanıyor.
Kim idam ettirecek?
Emri veren geri zekalı diktatör bozuntusu yamyam bir prens.
Peki bu olayda asıl suçlu kim?
Dünya hukuk sistemlerinin en geri olan ve hiç değer verilemeyecek olanında bile asıl suçlu bu gerzek Prens sayılır.
Gelin görün ki, Amerika'nın başına geçen adam bunu kurtarmanın sıkıntısıyla kıvranıyor. CIA raporları Prens'in suçlu olduğunu önüne belgesiyle koyuyor. Ama Trump bu
olaydan kaç milyar dolar söğüşleyeceğinin hesabında.
Yazıklar olsun bu kahpeler dünyasına...
Yuh olsun hem de milyonlarca yuh!...