Öncelikle tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum.
Çok yönlü düşünceye davet çıkaran bir öğretmen hikayesini bu gün sizlere sunmayı uygun gördüm efendim.
Ayşe ilk okul öğrencisidir. Ama okula gidip gelmesinden öte bir öğrencilik eylemi bulunmamaktadır. Okumaz, yazmaz, derslerde başka şeylerle uğraşır ve öğretmenini hiç dinlemez. Ödevlerini yapmaz. Yani öğrenciler içinde tam bir tembellik örneğidir.
Öğretmeni bu durumdan şikayetçidir. Bir gün annesini okula çağırır ve Ayşe'nin durumunu anlatır. Zavallı anacığı da çaresiz kaldığı için Ayşe'yi okuldan alır. Hikaye bu ya...
Aradan yıllar geçer. Öğretmen Kayseri'ye tayin olur.
Hastalanır. Ameliyatlıktır. Hastanede tek bayan cerrah vardır.
Öğretmeni ameliyat eder. Yoğun bakıma alır ve başında sağlığına kavuşması için gerekenleri yapmaktadır.
Öğretmen ayılır ve başında Doktoru görür. Kendisine teşekkür etmek istediği halde konuşamaz. Elleriyle teşekkür etmeye çalışır.Doktor bir aralık dışarıya çıkar. Döndüğünde bir bakar ki hastası can çekişiyor. Zavallı öğretmenin yüzü morarır.Nefes alamadığı görülür. Yoğun bakımdaki bu talihsiz öğretmen hayatını kaybetmiştir.
Doktorun Ayşe olduğunu düşündünüz değil mi?
Ben de hikayeyi okuyunca öyle zannettim.
Öyle değil tabii ki.
Doktor yoğun bakım ünitesinden çıktığı esnada odaya bir müstahdem girer. Orada temizlik yapacaktır. Yoğun bakım ünitesinin aletlerine elektrik veren fişi çeker ve elektrikli süpürgeyi takıp yerleri süpürmeye başlar. Tabii ki ameliyattan yeni çıkan öğretmen cihazlar çalışmayınca nefes alamaz ve hayatını kaybeder.
O müstahdem kimdir biliyor musunuz?
Okuldan alınan tembel Ayşe...
Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler günü kutlu olsun.