22-23 Ekim tarihlerinde 56943 üyesiyle Dünyanın en kalabalık Barosu ünvanına sahip İstanbul Barosu Genel Kurulunu tamamlayarak iki yıl süreyle kendisini yönetecek başkan ve kurullarını seçti.

144 yılık bir geçmişe sahip İstanbul Barosu'nun dördü kadın sekiz adayın yarıştığı seçimler sonucunda tarihinde ilk defa bir kadın Başkanı oldu.

Hayırlı olsun. Yargının üç ayağından biri olan bağımsız savunmanın temsilcisi Avukatlar 1969 yılında ihdas edilen Avukatlık Kanunu ile 1971 yılında oluşturulan Meslek Kuralları mevzuatı çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmektedir.

O zamanın ruhuna ve şartlarına uygun olarak hazırlanan kanun ve meslek kuralları bugün içerisinde bulunulan şartlar ve ihtiyaçları karşılayacak durumda mı?

Esasen meslek kurumu olarak karşımıza çıkan Barolar mesleğin ve meslektaşının ihtiyaçlarını karşılayabilecek dinamik bir çalışma içerisinde oldular mı?

Yoksa Baro'lar istikbal arayanların sıçrama tahtası olarak mı görüldü?

Bu hususları özellikle bu zor ve onurlu görevi her türlü zorluk ve olumsuzluğa rağmen bihakkın icra etmeye çalışan adalet savaşçısı meslektaşlarımın takdirlerine bırakıyorum.

İstanbul Barosu Genel Kurulu ülkemizde yaşanan siyasi atmosfer ve demokrasi anlayışının tipik bir yansımasını göstermiştir.

Özellikle kendisinden olmayanları ayrıştıran, asılsız bir takım karalamalar yaparak düne kadar amasız fakatsız birlikte yol yürüdükleri meslektaşlarını hain diye damgalayan siyasi düşünce maalesef kendisine İstanbul Barosu seçimlerinde de zemin bulmuştur. Bu davranış biçimi her halde hiç birimize yabancı gelmemiştir.

'Ya taraf olacaksın ya bertaraf' dayatmasını kabul etmediklerini söyleyip demokrasiden, düşünce ve ifade hürriyetinden, insan haklarından bahsedenlerin taciz derecesine varan fiil ve eylemlerine şahit olmak üzüntü verici olmuştur.

Ne gariptir ki bu davranışların isimlerinin önünde kocaman ünvanları olan ve saygıda kusur edilmeyen ve hatta ceket düğmesi iliklenen kişilerden gelmiş olmasıdır. İktidarını din ve inanç istismarına dayandıran siyasal düşünce gibi Cumhuriyeti, Atatürk İlke ve Devrimlerini kendi tekelinde zanneden zihniyetin Baro'nun tepesinde oturarak oluşturdukları iklim ile iktidarlarını sürdürme çabaları ülkedeki demokrasi anlayışı ve kültürünün Baro'ya hakim olmasıdır.

Aslında bu düşünce demode olmuştur. Yine kadın hakları konusunda meydanı kimseye bırakmayan aktivistlerin İran asıllı bir kadın avukatın tüm dünyada yapılan Mahsa Amini farkındalık eylemine Başkan Adayı Av. Elif Görgülü'nün kendi konuşma süresinin bir dakikasından feragat ettiğini açıklaması üzerine kürsünün işgaline ve konuşmasının yarım saat süre ile engellenmesine sessiz kalması bu konudaki samimiyetin ölçüsü olmuştur. Halbuki Barolar hukuksuzluk, haksızlık, hak ihlali, her kimden ve kime karşı gelirse gelsin hakları ihlal edilenin yanında, kısaca kimsesizin kimsesi olmalıdır.

Diline, dinine, etnik kökenine, siyasal düşüncesine göre tavır alınmamalıdır. Baroların, Baro yönetimlerinin kısır parti siyasetine alet edilmesinin Avukatlık mesleğine ve Avukata en küçük bir katkısı olmayacaktır. Stajyerlerden başlamak üzere genç ve kıdemli bütün Avukatların devasa sorunları vardır. Bu sorunları burada ifade etmek istesek sayfalar yetmeyecektir. Avukat Baro'ya küskündür. Baro'dan ümidini kesmiştir.

Bunun açık göstergesi 56943 üyesi bulunan İstanbul Barosunun Genel Kuruluna katılımın 24.000 civarında olmasıdır. Ve en önemlisi 7.000, yani üye sayısının yaklaşık %15 civarında oy alan listenin bütün kurulları yönetme yetkisini kazanmasıdır. Yapılan istatistikler özellikle genç avukatların Genel Kurula katılmadığı yönündedir.

Avukatlar her konuda toplumun kutup yıldızları olduğu gibi kendi sorunlarını çözecek iradeyi ve vizyonu zaman içerisinde göstereceklerdir.

Bunun çoban ateşi bu Genel Kurulda yakılmıştır. İki yıl süre ile görev yapacak yönetimin faaliyetlerinin özellikle genç Avukatlar tarafından yakından izleneceği ve mesleğin gelişmesine bu yönüyle katkı sunacağına dair intiba edinmek memnuniyet verici olmuştur.

Bu vesileyle İstanbul Barosu'na seçilen yeni yönetime başarılar diliyorum.

Kazanan adalet savaşçıları Avukatlar olsun.

Av. Hikmet Ömeroğlu