Terör Fransızca terreur kelimesinden literatürümüze girmiş bir kavramdır. Terör kelimesi daha çok siyasi nedenlerle halkın gözünü korkutmak ve halkı yıldırmak için dehşet saçmak , Türk dilinde ise yıldırma ve cana kıyma, malı yakma yıkma ve tedhiş olarak tanımlanır. Bu kavramlar ışığında millet olarak terörün her türlüsü ile karşı karşıya olduğumuz tartışılmaz bir gerçek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti gerek ideolojik, gerek ayrılıkçı gerekse yer aldığı jeopolitik şartlardan dolayı her zaman terörle mücadele etmek zorunda kalmış, bu konuda büyük bedeller ödemiş, bu uğurda binlerce vatan evladı canını vermiş, şehit olmuş vatan toprağına düşmüştür. Binlerce vatan evladı ise yaralanmış gazi olmuştur.

Devletimiz , vatanımız ve milletimiz için canlarını veren yiğitlerimize Allah rahmetiyle muamele etsin. Aynı uğurda gazi olan evlatlarımıza ise şifalar ve sağlık diliyorum. Terörün her boyutuyla mücadelede bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı herkesin Devletinin ve güvenlik güçlerinin yanında amasız ve fakatsız yer alacağından hiç kimsenin kuşku duymaması gerektiği inancındayım. Esasen terörü dar anlamda kullanmamak gerekir. Yurttaşın canına, malına, ülkenin rejimine, toprak bütünlüğüne tehdit oluşturan terörün yanında vatandaşın huzuruna yönelik hareketlerinde terör olduğu düşünülmelidir. Devletin vatandaşının huzuruna yönelik tehditleri de bertaraf etmesi gerekir. Bu anlamda yurttaşların devletinden beklentileri vardır. En başta huzur ve güvenliğin sağlanması.

Devletin en temel görevleri arasında olması gereken ülkede yaşayan her bir vatandaşın huzur ve güvenliğini kayıtsız şartsız temin etmektir. Buradan nereye geleceğim. Son zamanlarda konuştuğum, görüştüğüm herkesin müthiş bir rahatsızlığı var. Günün ve gecenin her saatinde, her anında duvarları ve camları sarsan egzostları özel olarak büyük gürültüye ayarlanmış otomobiller ve motosikletler ile insanların beynini yerinden çıkaracak derecede araçlarda yüksek seste müzik gürültülerinden, sürekli çalınan havalı kornaların kulakları tırmalayan acayip seslerinden dolayı yataklarından sıçrayan bebekler, huzurevinde son nefesini vermeyi bekleyen yaşlılar, okullarda dersine odaklanmış öğrenciler, bütün gün çalışmış, yorgun düşmüş, evinde istirahat ihtiyacı olan vatandaş, ciddi ameliyat geçirmiş yoğun bakımlarda yatan hastalar. Bunlar uç örnekler. Bu anormallikten kim etkilenmiyor denildiğinde bir tane örnek göstermek mümkün değildir. Bu durum açıkça huzur terörüdür. Düşünün insan olduğundan şüphe duyulması gereken ruh hastası bir şahsın caddede, sokakta, meskün her yerde bütün bir şehri ayağa kaldıracak kadar gürültü çıkarmak suretiyle binlerce, onbinlerce

insanın huzurunu kaçırmasını, tedirgin etmesini, yaşam kalitesini düşürmesini önlemeyen, bu konuda en küçük bir tedbir dahi almayan bir Devlet gücünün asli görevlerini ifa etmediği düşüncesi topluma hakim olur ki bu da hiçbir şekilde kabul edilebilir bir durum olmaz. Bu konuda toplumsal duyarlılık gösterilmesi gerektiği inancındayım. Bahsettiğim hususta canlı bir örnek vereceğim. Beş hastane, yaklaşık on dersane, üç okul, bir huzurevi, yüzlerce iş yeri, binlerce konutun bulunduğu Bakırköy İncirli Caddesi üzerinde günün her saatinde yukarıda belirttiğim davranışı sergileyenlerin neden olduğu huzur terörünün önlenmesi ve bu konuda tedbir alınması konusunda Sayın İçişleri Bakanımız ile bizzat görüşme imkanı bulduğum bir ortamda bu rahatsızlığın giderilmesini talep ettim.

Büyük hassasiyet gösterdiler ve gerekli işlemin yapılması talimatını verdiler. Ancak aradan bir hayli zaman geçmesine rağmen değişen bir şeyin olmaması üzerine üst düzey Emniyet yetkilisi ile görüştüm. Aldığım cevap bir hayli şaşırtıcı oldu. Bu duruma müdahale edecek Trafik ekibimiz yok denildi. Bildiğim kadarıyla bütün vatandaşları rahatsız ve tedirgin edecek derecede fiil ve davranışlara karşı bütün güvenlik güçlerinin müdahale yetkisi mevcuttur. Bu yetkinin kullanılması her halde düşünülememiştir.

Neticede sapkın ruhlu birkaç kişinin topyekün herkesi tedirgin eden, yaşam kalitesini düşüren, huzurunu bozan havalı korna, egzostları özel olarak ayarlanmak suretiyle büyük gürültüler çıkaran araç ve motosikletlere karşı toplumsal tepki koyulmasının gerektiği hususudur. Buradan çağrıda bulunuyorum. Bir başlangıç yapalım. Ülkenin her yerinde yaşlı, genç, bebek, hastalar başta olmak üzere bütün vatandaşların huzuruna kasteden huzur terörünün önlenmesi için Devletimizi göreve davet edelim. Gelin bu ruh hastası huzur teröristlerini durdurun……………….

Av. Hikmet Ömeroğlu