CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in son günlerde yaptığı açıklamalarda, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak, ABD eski Başkanı Donald J. Trump’ın Erdoğan’dan “korktuğu” yönündeki ifadeleri, hem gerçeklikten uzak hem de diplomatik nezakete sığmayan niteliktedir. ABD’de Trump medya’da çalışanı, aynı zamanda bir Türk vatandaşı olarak bu açıklamayı hem bir iftira hem de bir siyaset cambazlığı örneği olarak görmekteyim.

Sayın Özel’in kastettiği korku, aslında iki devlet adamı arasındaki karşılıklı saygı ve güçlü diplomatik iletişimi, kendi siyasi ihtiraslarına alet ederek çarpıttığı bir kavramdan ibarettir. Şunu açıkça belirtmek gerekir: Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a duyduğu saygıyı hem görev süresi boyunca hem de sonrasında defalarca dile getirmiştir. Bu ilişki korkuya değil, karşılıklı güvene ve ülkelerinin çıkarlarını gözeten gerçekçi bir iş birliğine dayanmaktadır. Korku değil, liderlik vardır. İki güçlü liderin devletlerarası ilişkilerde sergilediği olgunluk, bazı iç siyaset aktörlerini rahatsız etmiş olabilir; fakat bu rahatsızlık sadece Türkiye’nin değil, bölgenin istikrarı adına önemli olan bu dostane ilişkiyi gölgelemez.

Özgür Özel’in söyleminde aslında daha tehlikeli ve düşündürücü bir niyet göze çarpıyor: ABD ile Türkiye arasında gerilim olması gerektiğine dair gizli bir arzu. Bu niyetin ardında, Erdoğan karşıtlığı uğruna Türkiye’nin uluslararası çıkarlarını bile göz ardı etmeye hazır bir siyasi anlayış yatıyor. Sayın Özel’e buradan sormak gerekir: Asıl isteğiniz, Türkiye ile Amerika’nın kötü ilişkiler içinde olması mıdır? Ekonomik, diplomatik ve stratejik olarak Türkiye’ye büyük zarar verecek bu senaryoyu neden arzularsınız? Bu mudur sizin yerli ve milli muhalefet anlayışınız?

Ayrıca, Sayın Özel’in Filistin-Gazze meselesine dair Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirme hakkı, siyasi ve ahlaki açıdan ciddi bir tartışma konusudur. Zira geçmişte CHP’nin resmi ağızlarından yapılan açıklamalarda, Gazzeli direnişçileri “terörist” ilan eden ifadeler Türk kamuoyunun hafızasından silinmiş değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır Filistin davasını savunan, BM kürsüsünden dünyaya “Dünya beşten büyüktür” diye haykıran ve Gazze için her platformda mücadele eden bir liderdir. CHP ise bu meselede her zaman Batı’nın gözüyle bakmayı tercih etmiş, mazlumların değil sistemin yanında durmayı seçmiştir.

İkiyüzlü siyaset tarzı, sadece iç kamuoyuna oynayan ve uluslararası meseleleri araçsallaştıran bir anlayışla açıklanabilir. Bugün Gazze konusunda Erdoğan’ı hedef almak isteyenlerin geçmişte söyledikleri ortadadır. Sayın Özgür Özel, önce partinizin bu konuda söylediklerini gözden geçirin. Sizin geçmişinizde, bugün dilinize doladığınız o duyarlılık yoktur. Bu, bir itibar saldırısıdır ve ne yerli ne de samimidir.

Sonuç olarak; Sayın Trump’ın, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na duyduğu saygıyı “korku” diye etiketlemek, büyük bir diplomasi cehaletidir. Erdoğan-Trump ilişkisi, iki halk arasında karşılıklı güvenin inşasına katkı sağlamıştır. Bakanlıklar arası temaslar, ekonomik anlaşmalar ve stratejik iş birlikleri hâlen sağlam temeller üzerine kurulmuştur. Bu tabloyu bozmaya çalışmak sadece Erdoğan’a değil, doğrudan Türkiye’ye zarar vermek anlamına gelir. Bu nedenle, Özgür Özel’e düşen görev, önce kendi söylemlerini sorgulamak ve sonra da ülkesinin çıkarlarını gözeten yapıcı bir muhalefet anlayışını benimsemektir.

Saygılarımızla,
Amerika’dan bir Türk medya çalışanı
Trump Media – Washington DC

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Ortadoğu’daki gerilimi ve özellikle Gazze'deki insani krizi ele aldı. Görüşmenin merkezinde, çatışmaların giderek ağırlaştığı Gazze'deki durum ve bölge genelindeki siyasi gelişmeler yer aldı. Erdoğan, bu trajik gidişata karşı uluslararası toplumun daha kararlı adımlar atması gerektiğini vurgularken, Macron’un Filistin devletini tanıma yönündeki kararını da memnuniyetle karşıladı.

Ağırlaşan kriz ve çözüm arayışları

İletişim Başkanlığının açıklamasına göre Erdoğan, Gazze'deki insani tablonun her geçen gün daha da ağırlaştığını, çocuklar ve sivillerin hayatını kaybetmeye devam ettiğini belirtti. Gıda, ilaç ve temiz suya ulaşımın neredeyse imkânsız hale geldiği bu ortamda, tüm dünya ülkelerinin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini ifade etti.

Erdoğan, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaların sadece iki tarafı değil, tüm bölgeyi tehdit ettiğini söyleyerek, bu sorunların çözümünün geçici ateşkeslerle değil, köklü siyasi uzlaşmalarla mümkün olabileceğini savundu.

İki devletli çözüm vurgusu

Görüşmenin en önemli başlıklarından biri, Erdoğan’ın her fırsatta dile getirdiği iki devletli çözüm çağrısı oldu. İsrail-Filistin meselesinin kalıcı olarak çözülebilmesi için Filistin’in bağımsız bir devlet olarak tanınmasının artık kaçınılmaz hale geldiğini vurgulayan Erdoğan, adaletin ancak bu şekilde tesis edilebileceğini belirtti.

Bu bağlamda Fransa’nın Filistin’i resmen tanıma kararının çok değerli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı, Macron'u bu kararı nedeniyle tebrik etti. Türkiye’nin de uzun yıllardır benzer bir çizgide politika yürüttüğünü dile getirdi.

Barış için uluslararası iş birliği çağrısı

Görüşmede iki lider, bölgede kalıcı barışın sağlanması adına Avrupa Birliği başta olmak üzere, uluslararası toplumun daha etkin ve tarafsız bir tutum sergilemesi gerektiği konusunda görüş birliğine vardı. Erdoğan, özellikle batılı ülkelerin sadece söylemle değil, somut diplomatik ve insani yardımlarla sürece destek vermesinin önemine dikkat çekti.

Macron’un, Fransa’nın insani yardımları artırmaya hazır olduğunu belirtmesi, Türkiye tarafından olumlu karşılandı. Her iki lider de iletişim kanallarının açık tutulmasının, barış arayışında önemli bir zemin oluşturacağı konusunda hemfikir olduklarını bildirdi.

Türkiye-Fransa ilişkilerinde diplomatik yakınlaşma

Telefon görüşmesi, yalnızca Gazze krizini değil, aynı zamanda Türkiye ile Fransa arasında diplomatik diyaloğun da güçlenmesini sağladı. Son yıllarda zaman zaman gerginleşen Ankara-Paris hattındaki temasın bu görüşmeyle birlikte daha yapıcı bir zemine taşındığı gözlemlendi. Her iki liderin karşılıklı saygı ve iş birliğini önceleyen bir dil kullanması, gelecekte yapılacak muhtemel zirvelerin ve ortak adımların da habercisi olarak yorumlandı.

Bu görüşme, Türkiye'nin uluslararası diplomasi alanındaki etkisini artırma çabalarının bir yansıması olarak değerlendirilirken, aynı zamanda Fransa’nın da daha sorumluluk sahibi bir aktör olarak sürece dahil olduğunu gösterdi. İki liderin barış için sergilediği ortak duruş, küresel kamuoyu tarafından dikkatle izleniyor.

Göğebakan, yıllar geçmesine rağmen o gecenin hem Türkiye’de hem de yurt dışındaki Türk toplumu tarafından gerektiği gibi anlaşılmadığını söylüyor. Özellikle Amerika’daki Türklerin önemli bir kısmının hâlâ bu tarihi ya yüzeysel algıladığını ya da sorgulanabilir iddialarla geçiştirdiğini belirtiyor.

“O gece sadece izleyen değil, yaşayan oldum”

Melih Göğebakan, 15 Temmuz gecesi İstanbul’da Şehit Erol Olçok’un medya ofisinde görevdeydi. Anadolu Yakası’na geçmek için yola çıktığında, köprüdeki olağandışı askeri hareketliliği bizzat gözlemledi.

Akşam saatlerinde başlayan hareketlilik kısa sürede bir darbeye dönüştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın saat 00.24’te yaptığı halkı meydanlara davet eden çağrısıyla Göğebakan da sokağa çıktı. Arabasına binip Ankara’ya yöneldi. O gece, TRT binasına giren halk direnişinin parçasıydı.

“Bu bir tercih değil, vatan meselesiydi”

Göğebakan, o gece yaşananları yalnızca bir siyasi gelişme olarak değil, tam anlamıyla bir millet direnişi olarak görüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine sızmış FETÖ’cü yapı tarafından planlanan darbenin, halkın direnciyle kırıldığını ifade ediyor.

Gölbaşı’nda Özel Harekât Daire Başkanlığı bombalanırken, TBMM hedef alınırken, MİT ve Emniyet’e saldırılar düzenlenirken; Göğebakan tüm bunlara tanıklık etti. Ve her şeyin kırılma noktası olarak da şehit Astsubay Ömer Halisdemir’in darbeci general Semih Terzi’yi etkisiz hale getirdiği anı işaret ediyor.

Amerika’daki Türk toplumuna sitem: Gerçekle yüzleşin

Göğebakan’ın en çarpıcı tespiti ise Amerika’daki Türk toplumuna dair. Birçok kişinin hâlâ 15 Temmuz’u tam anlamıyla kavrayamadığını, bazılarının ise “kontrollü darbe” söylemleriyle gerçeğin üzerini örttüğünü dile getiriyor.

Buna sessiz kalmanın tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini vurgulayan Göğebakan’a göre, yaşananların anlatılmaması bir sonraki ihanetin yolunu açabilir.

“Anlatmazsak, tarih susar”

Göğebakan için 15 Temmuz bir milletin yeniden doğduğu gecedir. Bu nedenle sessiz kalmak, unutturmak ya da geçiştirmek kabul edilemez. Özellikle yeni nesillerin bu gerçeği bilmesi gerektiğini savunuyor.

Ve altını kalın harflerle çiziyor:
“Eğer o gece millet sokağa çıkmasaydı, ertesi sabah bir Türkiye olmayabilirdi.”

Unutmamak için anlatmak şart

Melih Göğebakan, 15 Temmuz’u sadece yaşamakla kalmamış, anlatmayı da görev edinmiş bir isim. Ona göre bu tür dönemler yalnızca tarih kitaplarına değil, toplumsal hafızaya da kazınmalı. Çünkü bir millet, geçmişini ne kadar doğru hatırlarsa, geleceğini de o kadar sağlam kurar.

Göğebakan’ın son sözü ise her şeyi özetliyor:
“Allah’ım bizi ezansız, vatansız bırakma.”

Katılımcılar Türk ve Filistin bayrakları taşıdı; Gazze’de yaşananlara dikkat çekmek amacıyla çeşitli dövizler açtı. Etkinlikte Kur’an-ı Kerim okundu, ardından hayatını kaybeden Filistinliler için dua edildi.

AGD: “Gazze teslim olmayacak”

Anadolu Gençlik Derneği Kayseri Şube Başkanı Yusuf Şahin, yaptığı basın açıklamasında İsrail’in Gazze’de sistematik bir soykırım yürüttüğünü belirtti.

“Bebekler açlığa mahkûm ediliyor, hastaneler ve okullar hedef alınıyor. Binlerce masum insan hayatını kaybetti. Dünya ise bu katliama sessiz kalıyor.”

Şahin, Kudüs ve Gazze’nin İslam dünyası için vazgeçilmez olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Filistin yalnız değildir. Gazze asla teslim olmayacak. Direniş kazanacak, siyonizm yıkılacaktır. Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı her türlü işgalden kurtarmak için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz.”

Destek çağrısı ve barış mesajı

Program boyunca sık sık “Kahrolsun İsrail” ve “Filistin halkı yalnız değildir” sloganları atıldı. Grup, uluslararası toplumu Gazze’deki sivillere yönelik saldırıları durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, iki bakan görüşmede ayrıca Gazze’de devam eden insani krizi ve Suriye’deki güncel gelişmeleri de gündeme taşıdı.

Gazze ve Suriye dosyası da masadaydı

Fidan ve Erakçi, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarıyla ağırlaşan insani durumu ve bölgedeki ateşkes çabalarını değerlendirdi. Görüşmede, sivillerin korunmasına yönelik uluslararası çabaların önemi vurgulandı.

Suriye'deki son durumu da ele alan taraflar, bölgede istikrarın korunması için karşılıklı iş birliğinin sürdürülmesi gerektiği konusunda mutabık kaldı.

İstanbul’daki nükleer müzakereler için diplomatik zemin hazırlanıyor

İstanbul’da yapılacak nükleer görüşmelerin, bölgesel gerilimi azaltma ve diplomatik çözüm arayışını güçlendirme açısından kritik olduğu ifade edildi. Görüşmenin, müzakerelere zemin hazırlamak ve teknik süreci değerlendirmek amacıyla yapıldığı belirtildi.

Nükleer müzakerelerde İran’ın yanı sıra uluslararası gözlemcilerin de yer alması bekleniyor.

Yazılı açıklamasında, "Gazze'de insanları hayatta tutan son yaşam hatları çöküyor" ifadesini kullanan Guterres, sivillerin açlık, susuzluk ve şiddet tehdidiyle karşı karşıya kaldığını kaydetti.

"Yetersiz beslenme artıyor, siviller hedef alınıyor"

Gazze'de yetersiz beslenmeden etkilenen çocuk ve yetişkinlerin sayısının hızla arttığını belirten Guterres, yardıma ulaşmaya çalışan sivillerin vurulmasını, yaralanmasını ve öldürülmesini "en güçlü şekilde" kınadı.

“Aileleri için yiyecek arayan insanların şiddete maruz kalması kabul edilemez. Siviller korunmalı, hedef alınmamalı.”

İsrail’e yardım erişimini kolaylaştırma çağrısı

Guterres, İsrail’in BM ve diğer insani yardım kuruluşları tarafından gönderilen yardımlara izin verme ve bu yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırma sorumluluğu olduğunu hatırlattı.

“İnsani yardımların önü açılmalı. Bu bir seçenek değil, uluslararası yükümlülüktür.”

BM tesislerine saldırı: Konumlar önceden bildirildi

Gazze'nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta yeni tahliye emrinin BM’nin yardım ulaştırma kapasitesini ciddi şekilde kısıtladığını vurgulayan Guterres, bölgede görev yapan BM personelinin yerinde kalmaya devam edeceğini açıkladı.

Ayrıca bölgede iki BM misafirhanesinin saldırıya uğradığını belirten Guterres, “Tesislerin konumları önceden bildirildi. Buna rağmen saldırıya uğradılar. Bu uluslararası hukuka aykırıdır” dedi.

"Gazze’de acil ateşkes şart"

Açıklamasının sonunda acil ateşkes çağrısını yineleyen BM Genel Sekreteri, Gazze’de insani yardımların artırılmasına hazır olduklarını söyledi. Guterres, taraflara uluslararası hukuka uyma ve sivilleri koruma çağrısı yaptı.

“Siber uzmanlar ve Bakanlık olarak PDF’i inceledik. Dosya, sınav sonrası kitapçıktan fotoğrafla oluşturulmuş. Bu kadar açık olmasına rağmen, bunun üzerinden algı oluşturmak gerçekten haksızlık.”

"Sınav güvenliği üst düzeyde sağlandı"

Tekin, sınav sorularının kapalı devre sistemlerde, jammer cihazlarıyla iletişimi kesilmiş ortamlarda hazırlandığını ve ÖSYM standardında güvenlik tedbirleri alındığını vurguladı. Sorular basım sonrası güvenlik güçlerinin eşliğinde illere ulaştırıldı.

“Sınav gününde okullara girişte cep telefonu, piercing ve küpe gibi teknolojik tehdit oluşturabilecek her şey yasaklandı. Olağanüstü bir güvenlik süreci yürüttük.”

Soruşturmalar anında başlatıldı

Tekin, bazı iddialarda yer aldığı gibi soruşturmanın sınav sonrası değil, iddia ortaya çıkar çıkmaz başlatıldığını söyledi.

“Olay duyulur duyulmaz Diyarbakır Valiliği, Emniyet ve Başsavcılıkla birlikte çalıştık. Gerekli cihazlar alındı, dijital incelemeler yapıldı. İlk analizde güvenlik zafiyeti tespit edilmedi.”

“PDF, sınavdan önce ele geçirilmedi”

Bakanlık ve siber güvenlik birimleri tarafından yapılan teknik incelemede, söz konusu PDF’in sınav sırasında ya da öncesinde değil, kitapçıktan çekilen fotoğraflarla hazırlandığı tespit edildi.

“Bu net bulguya rağmen siyaseten çocuklarımız üzerinden algı üretmek, hem etik değil hem ahlaki değil.”

Sorular yalnızca MEB kaynaklarından hazırlandı

Yusuf Tekin, sınavda kullanılan soruların tamamının, Milli Eğitim Bakanlığı'nın dağıttığı ders kitapları ve ücretsiz yardımcı kaynaklardan seçildiğini açıkladı.

“Hiçbir öğrenci dışarıdan para vererek aldığı bir kaynağa ihtiyaç duymamalı. Bu bizim politikamız. Bakanlık olarak tüm kaynakları ücretsiz sunuyoruz.”

“İmam hatip” iddialarına net rakamlar

Bazı imam hatip okullarından olağanüstü sayıda birinci çıktığı yönündeki iddiaların da asılsız olduğunu ifade eden Tekin, Türkiye genelinde imam hatip ortaokullarından sadece 63 öğrencinin tam puan aldığını vurguladı.

Diyarbakır'da “300 birinci” olduğu iddiasına da değinen Tekin, kentte sadece 10 öğrencinin tam puan aldığını ve hepsinin farklı okullardan olduğunu söyledi.

Özel okullara fahiş zam uyarısı

Özel okul fiyatlarına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Tekin, bazı okulların sunduğu hizmetin fiyatını enflasyon oranından fazla artırdığını, bunun denetlendiğini söyledi.

“Bu yıl 100 liraya verilen hizmetin gelecek yıl 500 liraya satılması kabul edilemez. Mevzuata aykırı artışlara müdahale ediyoruz.”

2025’ten itibaren kıyafet, yemek ve kırtasiye giderlerine yapılacak zamların da enflasyonla sınırlı olacağını açıkladı.

Yapay zekâ için yeni ekip ataması

Bilgi İşlem Genel Müdürü’nün görevden alınmasının LGS süreciyle ilgisi olmadığını, yeni dönemde eğitimde yapay zekâ projeleri için alanında uzman bir akademisyenin görevlendirileceğini söyledi.

Zorunlu eğitime esneklik gelebilir

Dünyada zorunlu eğitim süresinin tartışıldığını aktaran Tekin, “12 yıl çocukları okulda tutmak yerine farklı öğrenme yolları geliştirmemiz gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Sınavsız yerleştirme gündemde

Tekin, sınavla öğrenci alan okul sayısını azaltmayı hedeflediklerini belirtti. Bu kapsamda LGS gibi merkezi sınavların kapsamının daraltılabileceği, sınavsız yerleştirme modellerinin değerlendirileceği sinyalini verdi.

Sabah saatlerinden itibaren kentte gözle görülür bir sis tabakası oluştu. Yoğun duman, adeta pus gibi kenti kaplarken, vatandaşlar araçlarının ve çatıların külle kaplandığını bildirdi.

Kül yağışı ve kötü koku hissedildi

Eskişehir'de birçok noktada sabah saatlerinde kül yağışı gözlemlendi. Araçların camları ve kaportaları gri bir tabakayla kaplanırken, açık alanda duman kokusu belirgin şekilde hissedildi.

Vatandaşlar, görüş mesafesinin azaldığını ve özellikle sabah saatlerinde nefes almakta zorlandıklarını dile getirdi. Sağlık uzmanları, solunum rahatsızlığı olan bireylerin mecbur kalmadıkça dışarı çıkmaması gerektiği uyarısında bulundu.

Yangına müdahale sürüyor

Sakarya ve Bilecik’teki ekipler, yangını kontrol altına almak için havadan ve karadan müdahalelerini sürdürüyor. Bölgedeki sıcak hava ve kuvvetli rüzgar, alevlerin kontrol altına alınmasını zorlaştırıyor.

Yetkililer, yangının yerleşim yerlerine yaklaşmaması için önlem alındığını, ancak dumanın etkisinin çevre illerde de hissedilebileceğini belirtti.

Eskişehir’de hava kalitesi düştü

Eskişehir’deki hava kalitesi, özellikle partikül madde yoğunluğu açısından sabah saatlerinde düşüş gösterdi. Meteoroloji ve çevre sağlığı birimleri, vatandaşlara pencere ve kapılarını kapalı tutmaları çağrısı yaptı.

Uzmanlar, rüzgarın yönüne göre dumanın etkisinin gün boyu devam edebileceğini ifade etti.

TBMM’deki resmi törenin ardından CHP Genel Merkezi’nde düzenlenen veda programına ailesi, partililer ve siyasetin önde gelen isimleri katıldı. Törende saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu ve Altan Öymen’in hayatından kesitler içeren bir video gösterildi.

Özgür Özel: “Ayakta çiçek açan bir ağaç gibi öldü”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, törende yaptığı konuşmada Altan Öymen’i "yaşayan bir hafıza, bir ansiklopedi" olarak tanımladı. Öymen’in partiye olan bağlılığının ve entelektüel birikiminin her zaman örnek olduğunu belirten Özel, şu ifadeleri kullandı:

“Ağaçlar genelde kuruyarak ölür ama o ayakta, yeşermeye devam ederek öldü. Son köşe yazısını 9 Haziran’da yazdı. İki hafta önce miting sonrası arayıp değerlendirme yaptı. Ayakta duran, çiçek açan, meyve veren bir ağaç gibiydi.”

Özel, genel başkan olmadan önce ve sonra Öymen’e sık sık danıştığını, onun rehberliğinin kendisi için her zaman değerli olduğunu vurguladı.

Kemal Kılıçdaroğlu: “Feleğin çemberinden geçmiş bir bilgeydi”

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise Altan Öymen’i, "CHP tarihini en iyi bilen bilge bir siyasetçi" olarak tanımladı. Gazeteci kimliğiyle de topluma yön verdiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Onu rahmet ve minnetle anıyoruz” dedi.

Aslı Öymen: “Babama layık konuşmayı hazırlayamadım”

Törende konuşan Altan Öymen’in kızı Aslı Öymen ise duygusal anlar yaşattı. Hazırlıksız çıktığını belirten Öymen, babasının her zaman planlı ve özenli olmayı öğütlediğini söyledi. Konuşmasında CHP çatısı altındaki dayanışma duygusuna da vurgu yapan Öymen, katılan herkese teşekkür etti.

Altan Öymen yarın İstanbul’da defnedilecek

Cenaze töreninin ardından Altan Öymen’in naaşının, 22 Temmuz Pazartesi günü İstanbul Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedileceği açıklandı.

Törene CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, eski genel başkanlar Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın ile çok sayıda milletvekili ve partili katıldı.

Avrupa borsaları, haftanın ilk işlem gününü yatırımcıların ABD-AB ticaret gerilimlerine odaklandığı bir ortamda dalgalı seyirle tamamladı. Gösterge endeks Stoxx Europe 600, yüzde 0,08 düşüşle 546,58 puana geriledi.

Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0,31 değer kaybederek 7.798,22 puana, İtalya'da FTSE MIB 30 endeksi ise yüzde 0,36 düşüşle 40.166,6 puana indi. Buna karşın, Almanya'nın DAX 40 endeksi yüzde 0,08 artışla 24.307,8 puana, İngiltere FTSE 100 endeksi ise yüzde 0,23 yükselerek 9.012,99 puana çıktı.

ABD tarifeleri belirsizlik yaratıyor

Piyasaların odağında, ABD'nin Avrupa Birliği'ne karşı planladığı yeni gümrük vergileri yer aldı. Washington yönetimi, 1 Ağustos itibarıyla AB ülkelerinden ithal edilecek ürünlere yüzde 30 oranında tarife getirmeyi planlıyor.

Bu gelişme, Avrupa genelinde ticaret ve sanayi hisseleri üzerinde baskı oluşturdu. Özellikle otomotiv, havacılık ve lüks tüketim sektörlerinde satış baskısı hissedildi.

AB ve ABD arasında müzakere trafiği

Tarife kararının uygulanmaması için AB Komisyonu ile ABD’li yetkililer arasında müzakere trafiği devam ediyor. Ancak şu ana dek somut bir uzlaşma sağlanmış değil. Analistler, görüşmelerde ilerleme sağlanamaması durumunda Avrupa borsalarında daha sert dalgalanmaların yaşanabileceğine dikkat çekiyor.

Avro dolar karşısında güç kazandı

Döviz tarafında ise avro, ABD doları karşısında güç kazandı. TSİ 19.20 itibarıyla avro/dolar paritesi yüzde 0,6 artışla 1,17 seviyelerinden işlem gördü. Bu yükseliş, Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimi konusunda temkinli duruşunu koruması ve piyasadaki güvenli liman arayışının artmasıyla ilişkilendirildi.

Yatırımcılar temkinli duruşunu koruyor

Uzmanlar, Avrupa piyasalarında yaz aylarında hacimlerin düşmesine paralel olarak daha volatil hareketlerin görülebileceği uyarısında bulunuyor. Ticaret politikalarına dair belirsizliklerin, kısa vadede piyasa yönünü belirleyen ana unsur olacağı vurgulanıyor.

Kavak İlçe Jandarma Komutanlığı ile Jandarma Suç Araştırma Timi (JASAT) tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında, aranan şahısların izine ulaşıldı. Yapılan teknik ve fiziki takip sonucu R.K’nin saklandığı adres tespit edildi.

Adreste yakalandı, cezaevine gönderildi

Operasyonla gözaltına alınan R.K, jandarmadaki işlemlerinin ardından çıkarıldığı adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. Zanlının uzun süredir güvenlik güçlerinden kaçtığı öğrenildi.

Ekiplerin, il genelinde aranan şahısların yakalanmasına yönelik çalışmalarının süreceği bildirildi.

Bankacılık endeksi yüzde 1,93, holding endeksi ise yüzde 2,02 oranında yükseldi. Sektör endeksleri arasında en fazla kazandıran yüzde 3,27 ile gayrimenkul olurken, tek kaybettiren sektör ise yüzde 2,01’lik düşüşle spor oldu.

Küresel piyasalar karışık seyretti, Borsa İstanbul pozitif ayrıştı

ABD ekonomisindeki güçlü veriler küresel piyasalarda olumlu bir hava yaratırken, ticaret politikalarına ilişkin belirsizlikler risk iştahını sınırladı. Ancak Borsa İstanbul’da genele yayılan güçlü alımlar endeksin pozitif ayrışmasını sağladı.

Enflasyon beklentileri geriledi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Piyasa Katılımcıları Anketi'ne göre yıl sonu TÜFE beklentisi yüzde 29,86'dan yüzde 29,66'ya geriledi. Öte yandan TÜİK verilerine göre, Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) haziranda aylık bazda yüzde 3,42, yıllık bazda ise yüzde 28,38 arttı.

Gözler Powell ve Lagarde’ın açıklamalarında

Analistler, yarın yurt içinde finansal kesim dışındaki firmaların döviz varlık ve yükümlülükleri verilerinin takip edileceğini belirtiyor. Küresel piyasalarda ise ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde’ın yapacağı açıklamalar ön planda olacak.

Teknik görünümde kritik seviyeler

Teknik açıdan BIST 100 endeksinde 10.700 ve 10.800 puan seviyeleri direnç, 10.500 ve 10.400 puan seviyeleri ise destek olarak izleniyor.

Şenliğe yaklaşık 11 bin kişi katıldı. Etkinlik boyunca sahne alan Ozan Yaşar Çebişli ile Türk Halk Müziği sanatçıları Hüsnü Ataseven, Neslihan Yılmaz Ören, Nurcan Altınok ve Özlem Şahin izleyicilere müzik dolu saatler yaşattı.

Zeybekler ve Yörük geçişleri ilgi gördü

Programda Yörük kültürünü yansıtan birçok gösteri yer aldı. Zeybek ekiplerinin sahne performansları, atlı birliklerin geçişi ve geleneksel kıyafetlerle yapılan sunumlar katılımcıların büyük beğenisini topladı.

Vali Bilgihan: “Yörük kültürü bizim kimliğimizdir”

Şenlikte konuşan Burdur Valisi Tülay Baydar Bilgihan, bu tür organizasyonların kültürel mirasın yaşatılmasındaki önemine dikkat çekti.

“Yörük, doğaya saygılı, milletine sadık, hayatın hakkını veren insandır. Bu değerleri çocuklarımıza anlatmalıyız. Aziziye Şenliği bu anlamda çok kıymetli bir buluşmadır” diyen Bilgihan, etkinliğin gelecek yıllarda da sürmesini temenni etti.

TBMM’nin resmi sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamada, görüşmenin detaylarına yer verilmezken, ikilinin birlikte çekilen fotoğrafı kamuoyuyla paylaşıldı.

Dostane mesajlar öne çıktı

Diplomatik nezaket çerçevesinde gerçekleşen görüşmenin, Türkiye ile Karadağ arasındaki dini ve kültürel bağların güçlendirilmesi açısından önemli olduğu ifade ediliyor. Görüşmede, Balkanlar’daki İslam topluluklarıyla ilişkilerin geliştirilmesine yönelik değerlendirmelerin de gündeme geldiği tahmin ediliyor.

Numan Kurtulmuş’un, özellikle son dönemde Balkan ülkeleriyle olan temaslarını artırdığı biliniyor. Bu görüşme de iki ülke arasında dini temelli diyalogların pekiştirilmesi açısından dikkat çekiyor.

Hacılar Mahallesi yakınlarındaki ormanlık alanda başlayan yangına ilk etapta Orman İşletme Müdürlüğü ve itfaiye ekipleri müdahale etti. Ancak alevlerin rüzgârın etkisiyle yayılmasıyla birlikte mahalleler tahliye edilerek olası risklere karşı önlem alındı. Vatandaşlar da yangın söndürme çalışmalarına tankerlerle su taşıyarak destek veriyor.

Hava müdahalesi geceye kadar sürdü

Yangına gündüz saatlerinde 5 uçak ve 8 helikopterle havadan müdahale edildi. Havanın kararmasıyla birlikte söndürme çalışmaları karadan arazöz, itfaiye ve kamu araçlarıyla devam ediyor. Ekipler ormanlık bölgede yangını kontrol altına almak için yoğun çaba sarf ediyor.

Bayat köyü için önlem alındı

Bölgede incelemelerde bulunan Sakarya Valisi Rahmi Doğan, yangının Hacılar köyünde saat 17.00 civarında başladığını belirterek, “Yangın şu anda Bayat köyüne doğru ilerliyor. O bölgede de gerekli tertibatları aldık, ekiplerimizle koordineli şekilde çalışıyoruz” dedi.

Vali Doğan, yangının çıkış sebebine ilişkin soru üzerine, yangının Hacılar köyünde başladığının tespit edildiğini, kesin nedenin ilgili kurumlarca araştırıldığını belirtti.

“Köylerimiz yanmadan yangını söndürmek istiyoruz”

Yangına müdahalede birçok kurumun eşgüdüm içinde çalıştığını vurgulayan Doğan, “Hedefimiz, köylerimiz yanmadan ve vatandaşlarımıza zarar gelmeden yangını kontrol altına almak. İnşallah kısa sürede başarıyla sonuçlanır” dedi.

Vali Doğan’a incelemeleri sırasında Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, İl Jandarma Komutanı Albay Nejdet Karaca, Geyve Kaymakamı Murat Güven ve diğer yerel yöneticiler eşlik etti.

"Hedef olman yetiyor"

Instagram'da yayılan görüntüler sonrası gelen yorumlara sosyal medya hesabından cevap veren Çıtak, söz konusu kadının kendisi olmadığını açıkladı. Paylaşımları "asparagas haber" olarak nitelendiren genç şarkıcı, “Bu ülkede linç bir refleks, cehalet bulaşıcı. Doğru olmanın önemi yok, hedef olman yetiyor” ifadeleriyle tepkisini dile getirdi.

Videodaki kişi mesaj attı

Çıtak, videodaki kadının da kendisine ulaşarak durumu açıkladığını ve bu mesajı takipçileriyle paylaştı. Ardından yaptığı video açıklamalarla, yapılan haber ve yorumlara karşı tepkisini sürdüren Çıtak, toplumda yaygınlaşan yargısız infaz kültürüne dikkat çekti.

Aile krizinin ardından yeni gündem

Hatırlanacağı üzere Dilan Çıtak, geçen yıl babası İbrahim Tatlıses’le yaşadığı gerilimle gündeme gelmişti. Tatlıses'in, kızı hakkında yaptığı açıklamalar ve psikolojik baskı iddiaları uzun süre tartışma yaratmıştı. Bu yeni gelişme ise ikilinin arasındaki soğukluğun ardından Çıtak’ın kamuoyunda yeniden hedef haline geldiğini gösteriyor.

İsrail basınında yer alan haberlere göre, Netanyahu’nun dün gece bozuk gıda tüketmesi sonrası mide ve bağırsak sorunları yaşadığı bildirildi. İlk müdahale sonrası gıda zehirlenmesi tanısı konulan Netanyahu'nun, dehidratasyon (sıvı kaybı) yaşadığı ve intravenöz sıvı desteği verildiği öğrenildi.

Kabine toplantısına katılmadı

Bugün düzenlenen kabine toplantısına katılmayan Netanyahu’nun yokluğu dikkat çekmişti. Konuya ilişkin Başbakanlık tarafından yapılan açıklamada, üç gün süreyle dinleneceği ve çalışmalarını evden sürdüreceği duyuruldu.

Hastane yerine evde takip ediliyor

Netanyahu’nun tedavisi, Batı Kudüs’teki Hadassah Hastanesi İç Hastalıklar Direktörü Prof. Dr. Alon Hershko’nun gözetiminde evde sürdürülüyor. Doktorlar, hastaneye yatırılmasına gerek olmadığını ancak istirahat sürecinin dikkatle izleneceğini belirtti.

Ben-Gvir’den destek mesajı

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "İsrail halkı ve güvenliği için birlikte yaptığımız tüm iyi işleri sürdürmen için sana ihtiyacımız var." ifadeleriyle Netanyahu’ya destek verdi.

Yetkililer, Netanyahu’nun sağlık durumunun stabil olduğunu ve kısa sürede görevine tam kapasiteyle dönebileceğini ifade ediyor. Gelişmeler İsrail kamuoyunda yakından takip ediliyor.

Görgü tanıkları ve hastane kaynaklarının aktardığına göre, sabah saatlerinden bu yana İsrail ordusu, insani yardım noktalarında toplanan sivillere doğrudan saldırdı. Yardım kuyruklarında hedef alınan sivillerin büyük kısmı Gazze’nin kuzeyinde yaşamını yitirdi.

Gazze Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Hastanelere 73 kişinin cansız bedeni ulaştı. 150’den fazla yaralı tedavi altına alındı. Ölümlerden 67’si Gazze’nin kuzeyindeki saldırılarda gerçekleşti.” denildi.

Yardım noktaları yeniden hedefte

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi, İsrail’in yardım bekleyen sivillere yönelik saldırılarının sistematik hale geldiğine dikkat çekti. 27 Mayıs’tan bu yana benzer saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısının 995’e, yaralananların ise 6 bin 11’e ulaştığı bildirildi.

Hastanelerde felaket boyutu

Bölgedeki hastane kaynakları, sağlık altyapısının çökme noktasına geldiğini ve çok sayıda yaralının aynı anda hastanelere getirildiğini ifade etti. Yakıt, ilaç ve temel sağlık malzemesi sıkıntısının sürdüğü Gazze’de hastane çalışanları olağanüstü koşullarda hizmet vermeye çalışıyor.

İsrail'in aylardır sürdürdüğü abluka ve bombardımanlar, hem sağlık sistemini çökertti hem de insani yardım girişlerini engelleyerek bölgede derin bir kriz yarattı.

Cumhurbaşkanlığı 6. Uluslararası Yat Yarışları kapsamında düzenlenen Marmaris-Kıbrıs etabı, 20 Temmuz'da verilen startla başladı.

Yarışın bu ayağı, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. yıl dönümüne ithafen düzenlenirken, sporcular 340 deniz millik zorlu parkurda 25 Temmuz’a kadar mücadele edecek.

Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığının destekleriyle İstanbul Açık Deniz Yat Yarış Kulübü tarafından organize edilen yarışlarda, DHL Express ana sponsor olarak yer alıyor.

Kıbrıs rotasında barışa ve özgürlüğe yelken açıldı

Yarışın startı Marmaris Körfezi'nde düzenlenen törenle verildi. Törene Kaymakam Nurullah Kaya, Güney Deniz Saha Komutanı Tümamiral Rafet Oktar, Aksaz Deniz Üs Komutanı Tuğamiral Neslim Eski ve Arkın Group Yönetim Kurulu Başkanı Erbil Arkın katıldı.

Startın ardından 150 sporcu denize açıldı. Yarışın sonunda kazanan takıma, Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi öğrencileri tarafından tasarlanan özel kupa takdim edilecek.

Yarışlar KKTC'nin bağımsızlığına ve Mavi Vatan’a vurgu yapıyor

Yarışlar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına saygı, barış ve özgürlüğe bağlılık ile “Mavi Vatan” vurgusuyla dikkat çekiyor. Bu anlamda sporun, diplomatik ve milli değerlerle iç içe sunulduğu nadir etkinliklerden biri olarak öne çıkıyor.

İstanbul Açık Deniz Yat Yarışı Kulübü Başkanı Ekrem Yemlihaoğlu, kasım ayında da Marmaris-Karpaz hattında bir yarış planlandığını belirtti.

IDEF 2025 kapsamında sergilenecek ürünlerin başında gelen mikro eyleyici sistemler, hem saha başarısı hem mühendislik kalitesiyle dikkat çekiyor. 2012’den bu yana faaliyet gösteren firma, elektrik motoru, sürücü, dişli kutusu, sensör ve yazılım gibi tüm bileşenleri kendi bünyesinde geliştirerek kompakt, yüksek performanslı sistemler üretiyor.

İHA’lardan milli jet projelerine geniş kullanım

ANDAR’ın geliştirdiği sistemler, ANKA, GÖKBEY, HÜRKUŞ, HÜRJET, ATAK ve KAAN gibi kritik platformlarda aktif olarak görev yapıyor. Ayrıca, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa gibi ülkelerdeki projelere ihracat başarısı da elde edilmiş durumda.

Geliştirilen GSE110 mini servo eyleyici, sadece 8 mm çapında olmasına rağmen üç servo motoru aynı anda kontrol edebiliyor. Bu kompakt yapı, güdümlü mühimmatlarda ve mikro platformlarda önemli avantaj sağlıyor.

Kanat kontrolünden roket yönlendirmeye

GSE110, kanatçık kontrolü, itki yönlendirme gibi görevlerde yüksek tepki hızı ve hassasiyet sunuyor. Diğer önemli ürünlerden Four Fin Angle Control Actuator, dört yüzeyli yönlendirme sistemlerinde yüksek manevra kabiliyeti sağlıyor.

HÜRKUŞ için özel olarak geliştirilen SSA101 Kanatçık Kontrol Sistemi ise yalpa manevralarını kontrol ederek uçuş performansını artırıyor. Zamanla modüler hale getirilen bu sistem, farklı hava platformlarına entegre edilebilecek esnekliğe kavuştu.

Milimetrenin bindelik hassasiyetiyle üretim

ANDAR, milimetrenin bindelik dilimlerine inen toleranslarla üretim yapıyor. Yeni faaliyete geçen üretim tesisi; hassas sarım, ısıl işlem, elektromekanik montaj ve kalite kontrol gibi tüm süreçleri bünyesinde barındırıyor.

Tüm bu altyapı, ürünlerin yalnızca yerli değil aynı zamanda uluslararası havacılık standartlarına uygun şekilde geliştirilmesini sağlıyor. AS9100 kalite belgesine sahip firma, test süreçleriyle birlikte uçtan uca güvenli ve verimli çözümler sunuyor.

Yerli teknolojinin sessiz kahramanları

ANDAR, elektromekanik sistemlerde hem teknik derinliği hem de yüksek hassasiyetli üretimiyle savunma sanayisinde sessiz bir güç olarak öne çıkıyor. IDEF 2025’te sergilenecek ürünler, Türkiye’nin bu alandaki yerli kabiliyetlerinin geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne serecek.