Harvard Üniversitesine bağlı Genç Akademinin tek Türk üyesi olan Dr. Canan Dağdeviren, "İnsanların özellikle genç arkadaşların kafasında 'Ben de yapabilirim' fikrini oluşturmak benim misyon edindiğim bir duyguydu, görevdi. Bunu gerçekleştirdiğim ve toplumsal hayatta bilimsel farkındalığı artırdığım için mutluyum." dedi.Pilsiz çalışan, giyilebilir bir kalp çipinin yanı sıra cilt kanserini teşhis eden cihazlar geliştiren Dr. Dağdeviren, Atatürk Üniversitesi 15 Temmuz Milli İrade Salonu'nda düzenlenen "Nanoteknoloji" konulu konferansa katıldı.Nobel ödül gecesine katılımı için aldığı davetiyeden ABD'ye uzanan başarı öyküsünü anlatan Dağdeviren, hayata geçirdiği projeleri ailesinde gördüğü hastalıklardan ilham alarak yaptığını anlattı. DEDESİ 28 YAŞINDA KALP YETMEZLİĞİNDEN ÖLÜNCEDağdeviren, özellikle dedesinin 28 yaşında kalp yetmezliğinden ölmesinin kendisini etkilediğini ifade ederek, bu nedenle çocukluktan itibaren dedesinin öldüğü yaşa gelene kadar kalp hastaları için bir şeyler yapmaya karar verdiğini söyledi.Bu süreçte pilsiz çalışan giyilebilir bir kalp çipini bulduğuna işaret ederek, hayallerinin peşinden gidenlerin başarıya ulaştığını vurgulayan Dağdeviren, şunları kaydetti:"Büyükbabamı 28 yaşında kalp rahatsızlığından dolayı kaybetmişiz. Bunu çocukken öğrendim, o günden sonra 'Bu hastalığa çare olabilecek şeyler yapacağım' diyerek kendime söz verdim ve hayallerimin peşinden giderek kalp çipini buldum. Bu süreçte zorluklar yaşadım ancak hayallerim azmimi her zaman diri tuttu. Şimdi ülkemi bilim dünyasında temsil etmenin gururunu yaşıyorum." NOBEL'İN ÖDÜL TÖRENİNE DAVET EDİLDİDağdeviren, dünyanın en prestijli ödülleri arasında yer alan Nobel'in ödül gecesine davet edildiğini de anımsatarak, bu haberi alınca büyük mutluluk yaşadığını söyledi.Türkiye'den birçok bilim insanının şu an ABD'nin çeşitli üniversitelerinde ya da kuruluşlarında görev yaptığını dile getiren Dağdeviren, şunları aktardı:"Tarihte Harvard Üniversitesi Genç Akademi'ye seçilen ilk Türk benim. Kendi kişisel başarılarımın yanı sıra ülkemizi temsil etmek gibi güzel bir göreve sahibim, mutluluk verici bir duygu. İnsanların özellikle genç arkadaşların kafasında 'Ben de yapabilirim' fikrini oluşturmak benim misyon edindiğim bir duyguydu, görevdi. Bunu gerçekleştirdiğim ve toplumsal hayatta bilimsel farkındalığı artırdığım için mutluyum. Genç öğretim üyeleri, akademisyenler ve öğrencilere motivasyonla ilgili önerilerim var. Ben de diğer öğrenciler gibi aynı sıralardan geçtim. Ben yaptıysam onlar da yapabilir. Bu mesajı vermeye çalışıyorum."Konferansa Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı'nın yanı sıra üniversite personeli ve öğrenciler katıldı.