Bilim insanları tarafından son yıllarda gerçekleştirilen araştırmalar ülkemizde hem psikiyatrik ilaç tüketiminin hem de depresyon ve diğer ruh sağlığı hastalıklarının her geçen gün arttığını ortaya koyuyor.

Uzmanlar gündelik koşuşturmaca içerisinde evde, işte ve hatta trafikte stres yüklü kişilerle daha fazla karşılaşır olduğumuzu belirtirken, Sağlık Bakanlığı'nın 2015 yılında açıkladığı veriler de Türkiye'de ruh sağlığı hastanelerinin doluluk oranının yüzde 100'e ulaştığının gözlemlendiğini ifade ediyor.

Ruh sağlığı problemlerinin altında yatan temel konunun aile içindeki ilişkilere dayandığını paylaşan uzmanlar, sinir sistemimizi bozan bu durumlara karşı önlemler almamızın şart olduğunu hatırlatıyor.

Son yıllarda ülkemizde psikiyatrik ilaç kullanımı, depresyon ve diğer ruh sağlığı hastalıklarındaki artış uzmanları korkutuyor. Dünya genelinde 300 milyon kişiye depresyon teşhisi konulurken, tablo ülkemizde de hiç iç açıcı değil. Türkiye'de her 10 kişiden 1'inin anti depresan ilaç kullandığını kaydeden uzmanlar, bu oranın her geçen gün arttığının da altını çiziyor. Bütün bunların yanı sıra anti-psikotik ilaç kullanımı ise son 5 yılda 7 milyon 201 bin kutudan 12 milyon 158 bin kutuya çıkmış durumda.

Hasta ya da danışan adayının, kesinlikle bir ruh sağlığı uzmanı tarafından detaylı değerlendirmeye alınmadan psikiyatrik ilaç kullanmaması gerekir. İlaçların kişinin tedavisinde uzman takibinde sürdürüldüğünde olumlu etkileri olabileceği gibi, yanlış, eksik ya da aşırı doz ilaç kullanımı büyük yıkımlara da neden olabilmektedir. Bilinenin aksine, anti-depresan tedavisi çoğu zaman tek başına çözüm değildir, ruhsal bozuklukların tedavisinde ilaç kullanımının yanı sıra, terapinin de çok önemli bir iyileştirici etkisi vardır.