Doğuştan olduğu kadar sonradan da hayatın ilerleyen dönemlerinde çeşitli nedenlerden ötürü işitme kaybının yaşanabildiğini dile getiren uzmanlar, günümüzün ileri teknolojileriyle ortaya konulan tıbbi cihazların önemli olduğunu savunuyor.

Çoğunlukla çocukların 3 yaşından önce konuşmayı öğrendiklerini paylaşan uzmanlar, duyma eylemi gerçekleşemeyince dilsizlikle birlikte durum daha da içinden çıkılmaz bir hal almaya başladığı üzerinde duruyor.

Duyma yetisini kullanamayan çocukların, konuşmaları algılayamadığını ve bunun sonucunda da konuşamadıklarını paylaşan uzmanlar, gerçekleştirilen taramalarda doğuştan veya sonradan oluşan işitme kayıplarının tespit edilerek ileri teknolojiye sahip tedavi yöntemlerinin uygulanabildiğini açıklıyor.

Hiç duymayan veya ileri derece işitme kaybı olan çocuklara erken yaşlarda biyonik kulak ameliyatı yapıldığı takdirde, verilen bir eğitimle hem duymalarını hem de konuşmalarını sağlamak mümkün olduğu üzerinde duran uzmanlar, bu şekilde erken yaşta sağırlık ve konuşma bozukluklarının tedavi edileceğini paylaşıyor.

Kişiler geçirdikleri kaza veya rahatsızlıklar sonucunda işitmelerini tamamen kaybedebilir veya ileri derecede işitme kaybı yaşayabilirler. Doğuştan veya sonradan meydana gelen bu gibi durumlar neticesinde uzun yıllar duyma yetisini kaybeden kişilerde ise konuşma yetisi kaybolmaya başlıyor. Bu gibi durumlarda sıradan işitme cihazlarının çözüm getiremediğini, biyonik kulak tedavisinin en etkili yöntem olduğunu belirten hatırlatan uzmanlar, normal şartlarda işitme cihazları dışarıdan gelen sesi yükselterek kulak içine gönderildiğini, iç kulaktaki hücrelerin ileri derece hasar alması durumunda ise ses ne kadar yükseltilip gönderilse de işitme sağlanamadığını savunuyor.