Uzmanlar günümüzde sinüzit yerine rinosinüzit olarak tanımlanan rahatsızlığın gelişmeinin enfeksiyonlar dışında nadir bir şekilde meydana geldiğini belirtirken, uzun süren ilaç tedavisine cevap vermeyen hastalarda veya uygun tedaviye rağmen tekrarlayan enfeksiyon ataklarında ameliyatın düşünülebileceğini vurguluyor.

Pek çok kişinin doktora başvurmaması sebebiyle tanının ortaya konulmasının zor olduğunu paylaşan uzmanlar, sinüzitin belirtilerini ve tedavi yöntemlerini bizlerle paylaştı.

Akut rinosinüziti bulunan hastalarda burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, koyu sarı-yeşil burun akıntısı, göz çevresi, alın ve yanaklarda ağrı, hassasiyet, basınç hissi, koku, tat bozukluğu, diş, üst çenede ağrı ve geceleri artan öksürük yakınmaları olabilir.

Kulak ağrısı, ağız kokusu, ateş, boğaz ağrısı, halsizlik ve baş ağrısı gibi yakınmalar da eşlik edebilir. Akut rinosinüzit daha uzun süren kronik rinosinüzite dönüşebilir. Yine şiddetli enfeksiyonlar, menenjit ya da görme kaybına kadar gidebilecek göz enfeksiyonlarına neden olabilir. Bu durumlarda hasarların önlenebilmesi için acil müdahale edilmesi gerekir. Ayrıca akut rinosinüzit, astım ataklarını tetikleyebilir. Özellikle çocuklarda daha sık olmak üzere kulak enfeksiyonlarına da neden olabilir.

Günümüzde rinosinüzit (RS) tanısı, hastanın yakınmaları klinik muayene, endoskopi ve radyolojik tetkikler ile konulur. Burun muayenesi anterior rinoskopi ya da nazal endoskopi olarak yapılabilir. Hastanın yakınmalarının dikkatli değerlendirilmesi ve kulak-burun-boğaz muayenesi genellikle tanı için yeterlidir. Akut rinosinüzit tanısında konvansiyonel sinüs grafilerine gerek yoktur. Ancak tedaviye yanıt vermeyen ya da sık tekrarlayan rinosinüzit hastalarında Bilgisayarlı Tomografi (BT) istenebilir.