Çocuklarda ise durumun vahim olduğunu savunan uzmanlar, her üç çocuktan birinin ya obez ya da aşırı şişman olduğunu dile getiriyor

Toplumsal olarak bulaşıcı olarak değerlendirilen obezitenin engellenmesinde anne ve babaya büyük görev düştüğünü kaydeden uzmanlar, obezite cerrahisi yaşının ergenlik çağına dek düştüğünü hatırlatıyor.

Bilim insanları tarafından gerçekleştirilen araştırmalarda çocukların, anne ve babalarından gördükleri yeme alışkanlıklarını sürdürdüklerini işaret eden uzmanlar, obez çocukların daha hızlı yediğini, daha büyük lokmalar ısırdığını, her lokmayı daha az çiğnediğini ve yemeğin sonuna doğru yeme hızının azalmadığının gözlendiğini kaydediyor.

Özellikle çocuklara şart koşulan '…odanı toplarsan, ödevini yaparsan istediğini yiyebilirsin' gibi cümlelerin; yemek ile ödül arasında psikolojik bir bağ kurmasına sebep olduğunu belirten uzmanlar, bu durumun ilerleyen yaşlarda yeme bozukluklarına zemin hazırladığına değiniyor.

Obez bireylerin olduğu ailelerde obezite %60-70 oranında kalıtsal olarak görülebiliyor. Ayrıca anne adaylarının doğum öncesi ve doğumdaki kilosu, hamilelikte alınan kilo miktarı, doğum sayısı, anne adayında insülin direnci, bebeğin doğum ağırlığı ve doğum sonrası bebek gelişimi bunların hepsi çocuğun ilerideki obezite riskini belirliyor.

İlk 6 ay mümkün olduğunca sadece anne sütü alan ve 2 yaşına kadar ek gıdalar ve anne sütü ile beslenen bebeklerde obezite riski azalıyor. Ek gıdalara başlayan bebeklerin ise daha az yağlı yiyecekler ve daha çok sebze tüketmesinin sağlanması gerekiyor.