MÜSİAD Gaziantep Şubesinin yeni binasırın açılışı ve bölge toplantısı için Gazitantep'de düzenlenen programa katılan MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, "Faizsiz finans sisteminin Türk müteşebbisinin öncelikli sorunu olduğunu ve zaman kaybetmeden bu konuda çalışılması gerektiğin"i söyledi.

MÜSİAD HAYVACILIKTA KALKINMA İSTİŞARE TOPLANTISI GAZİANTEP'DE YAPILDI

amu3

MÜSİAD'ın en temel amacının, "değerlerimizden taviz vermeden, geleneklerimizden aldığımız güçle, köklü bir ticaret ve üretim geleneğini oluşturmak olduğunu" dile getiren Kaan, "bu hedefle günden güne büyüdüklerini ve çalışma planlarını buna göre yaptıkların"ı söyledi.

MÜSİAD'ın bugün 11 bini aşkın üyesinin bulunduğunu yurt içinde 86 ve yurtdışında 68 farklı ülkede 181 noktada faaliyet gösteren yapısı ile dünyanın en geniş, en etkin STK kuruluşu olduğunu vurgulayan Kaan' Önümüzdeki aylarda Avrupa ve dünyanın bir çok noktasında açacağımız şubelerimizle, teşkilat ağımızı genişleterek inşallah daha büyük başarılara imza atacağız' dedi.

MÜTEŞEBBİSİN VE TÜCCARIN ÖNÜNÜ FAİZSİZ FİNANS AÇAR

Göreve geldikleri andan itibaren toplantılarda ana konusunun ana temasına hiç uzak olmayan bir konuyu defaatle gündeme getirdiklerini ifade eden Abdurrahman Kaan şöyle konuştu:

'Artık biliyoruz ki faizden uzak, yatırımcı ve üreticilerimizi zora sokmayan yeni bir sisteme ihtiyacımız var. MÜSİAD olarak finans piyasalarındaki opsiyonlarımızı, çeşitlendirecek yeni bir yaklaşımın temem parametrelerinin ortaya koyacağız.

KÜRESEL KATILIM FİNANS ZİRVESİ

Bu çerçevede MÜSİAD Küresel Katılım Finans Zirvesi'ni 16-17 Kasım'da İstanbul'da gerçekleştireceğiz. İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenleyeceğimiz etkinliğimizde; 'İnsani finans', yani faizsiz finans sistemini konuşup etraflıca masaya yatıracağız.

İNSANİ FİNANS KONFERANSINA DAVET EDİYORUZ

amu3

Ülkemizin ticari ilişkilerini geliştirmek, yeni yatırımlar için iş ortaklıklarına zemin hazırlamak zorundayız. Bu vesileyle hepinizi bu önemli organizasyonumuza davet ediyorum.

Bu istişare toplantısında hayvancılık sektöründeki ülkemizin geldiği noktayı masaya yatıracağımız gibi dünyada sektör nereye gidiyor, ne gibi gelişmeler yaşanıyor ve biz bu gelişmelerin neresinde yer alıyoruz gibi konuları da tartışacağız.

GAZİANTEP GÜNEYDOĞU'NUN KALBİDİR

Gaziantep'in hem Güneydoğu Anadolu hem de Türkiye için ticaretteki ve tabiki tarım ve hayvancılık sektöründeki önemi büyük. Buradan bugün, dünyanın 187 ülkesine ürün ihraç ediliyor. Gaziantep 2016 verilerine göre 6.3 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiş ve bu rakam içinde gıda, tarım ve hayvancılık ürünlerinin payı yüzde 30. Yani neredeyse, ihraç edilen her üç üründen biri gıda, tarım ve hayvancılık ürünü olmuş. Bu çok önemli bir oran. Bunu tabii, daha da yukarı taşımamız lazım.

16 MİLYAR DOLARLIK GIDA VE TARIM İHRACATI YAPTIK

Yine 2016 verilerine baktığımızda, son 10 yılda ülkemizin gıda, tarım ve hayvancılık ürünleri ihracatının 8 milyar dolardan 16.2 milyar dolara yükseldiğini görüyoruz. Fakat bizim ülke olarak önümüze koyduğumuz büyük hedefler var. Kazandığımız başarılarla gururlanarak ama hiçbir zaman yetinmeden daha çok çalışarak, kararlılıkla bu hedeflere yürümeliyiz.

EKONOMİDE İYİ FORMÜLÜNÜ KOYDUK

Önümüzdeki 10 yıllık süreçte, gıda, tarım ve hayvancılık ürünlerimizin ihracatını 40 milyar dolara yükseltmeyi hedefliyoruz; bunu da inşallah gerçekleştireceğiz. Bu bağlamda; Yeni dönemde, bildiniz gibi 'ekonomide, 'İYİ' formülü'nü koyduk. İYİ, imalat; Yatırım ve ihracatı ifade ediyor. Yatırımın, üretimin önünde ne engel varsa, biz Müsiad olarak, bunu ortadan kaldırma ve bu amaçla başlatılan çalışmaların içinde yer alma irademizi ortaya koyuyoruz.

STRATEJİK SEKTÖRLERİ BELİRLEDİK

Bu çerçevede, bir takım 'stratejik sektörler' belirledik. Stratejik Sektörler ve Politikalar Başkanlığı'mıza bağlı, dört yeni üst kurul kurdu; bunlardan biri de Gıda Tarım Hayvancılık üst kurulu.

Kurulumuz, sektörün ihtiyaçlarını, hali hazırda yaşanan zorlukları tespit etme ve yetkili mercilere rapor olarak sunma noktasında çalışmalarına başladı.

TARIM VE HAYVANCILIK GELENEKLERE DAYANIYOR

Ülkemizin, geçmişten gelen bir hayvancılık geleneği var. Batılı ülkelerin yıllar içinde denemeye yanıla öğrendiği birçok şey, bu topraklarda atalarımız, yüzyıllarca uyguladı ve Türkiye bu gelenek sayesinde önemli bir tarım ve hayvancılık ülkesi oldu.

Genç nüfusun bu alandan uzaklaşması ve birtakım uygulama sorunlarıyla zaman içinde maalesef bir ölçüde de zayıflama görüldü.

Fakat özellikle son 10 yıllık süreci ve geleceğe, yönelik yatırımları gözden geçirdiğimizde, Türkiye'nin hayvancılıkta eskisinden çok daha güçlü ve iddialı olması için önünde hiçbir engel olmadığını görüyoruz.

DÜNYADA REKABET İÇİN OYUN KURUCU OLMALIYIZ

Hayvancılıktaki yeteneklerimizi, potansiyelimizi en doğru şekilde kullanmalıyız. Artık dünyada her alanda olduğu gibi, tarım ve hayvancılıkta da ciddi bir rekabet söz konusu. Bu rekabete ayak uydurmanın ötesinde, oyun kuruculardan bir olmalıyız.

Dünya büyük bir değişim ve dönüşüm içinde. Ülkeler artık bu dönüşümün neresinde duracaklarına karar verirken, adımlarını buna göre atıyor.

TEKNOLOİİK GELİŞMELERE SIRTIMIZI DÖNEMEYİZ

Dönüşümü tetikleyen şey teknolojik gelişmeler olurken, değişim, hemen hemen bütün sektörleri içine alan bir süreç oluyor. Türkiye'nin 2 tarım alanı var.

Dışa bağımlı kaynaklarda rasyonel ve rekabetçi olan

Diğeride Konvansiyonel Tarım, yani geleneksel tarım yöntemi

Doğal Yerli kaynaklarda milli ve destekleyici olan, Fonksiyonel Tarım (Doğal Tarım, Organik Tarım, Helal Gıda).

KATMA DEĞERLE SIÇRAMA YAPABİLİRİZ

Tasnifinde bir Tarım Stratejisi benimsenmesinin, bir çok açıdan sektörün daha hızlı gelişmesini, biyo çeşitliliğinin korunması ve katma değerli ürünlerin imalatını, yatırımını ve ihracatını arttıracağını ve tarım ekonomisi'nin de sıçrama sağlayacağını ön görmekteyiz.

Dolayısıyla bu yeni dönemde bir yol haritası çıkarırken, teknolojiyi temele oturtup, bütün yatırım ve üretim hamlelerini buna göre belirlemek gerekiyor. Toplantımızın ana konusu olan hayvancılık, teknolojiyle pek yan yana anılan bir konu değildi.

GELENEKLERE DAYANAN ÇAĞDAŞ YÖNTEMLER

Fakat son yıllarda talep artışı ve talebin çeşitliliği, hayvancılık sektörünü teknolojiyle bir arada hareket etmeye itti.

Hayvancılık, geleneklerden faydalanarak yapılan iş olsa da artık çağdaş yöntemlerden uzak düşünemeyeceğimiz bir alan oldu. Sektör, çağın bütün imkanlarını kullanarak hem üretimini artırmaya hem de de farklı ihtiyaçlara cevap verebilmeye başladı.

HAYVANCILIKTA İTHALATI SONLANDIRMAK HEDEFİMİZ

Bunların yanında bir konu daha var ki, Sayın bakanım, siz de önemle üzerinde duruyorsunuz, dünyada önemli üreticilerden olmayı hedeflerken son derece hayati bir nokta; hayvancılıkta ithalatı sonlandırmak. Bunu çok önemsiyoruz.

2016 yılında Türkiye'de 14,3 milyon büyükbaş, 44 milyon ise küçükbaş hayvan bulunuyordu. Bu sayıyı mümkün olduğunca yukarı taşımalıyız. Özellikle, giderek daha az yetiştirilmesi tercih edilen küçükbaş hayvan varlığını artırmamız gerekiyor.

HAYVVANCILIKDA GELİŞME NÜFUS ARTIŞINA PARALEL OLMALI

Son 15 yılda ülkemizin nüfusu 13 milyon arttı, bugün 80 milyon nüfusa sahibiz ve her yıl 1 milyon nüfusumuz artmaktadır. 2023 yılında nüfusumuz 85 milyon olacağını düşündüğümüzde tarım ve hayvancılıkta bugünden planlamanın, bu nüfusa göre yapılması gerektiğini söyleyebiliriz.

Bu konuda hükümetimizin başarılı adımları oldu; biz de bu çalışmaları destekliyoruz ve önümüzdeki dönemde de elimizden geldiğince katkı sunacağız.