Yapılan bilimsel çalışmalar meme kanseri ile karşılaşma durumunun menopoz sonrası daha fazla olduğunu işaret ederken, bu kadar önemli ve sık görülen bir hastalıkla mücadelede amaç, bu hastalığın görülme sıklığını azaltmaya çalışmak ve bu hastalığın geliştiği olgularda da hastalığı mümkün olduğu kadar erken evrede yakalamak olduğunu ifade ediyor.

Uzmanlar genetik faktörden kaynaklanan meme kanseri vakalarının yaklaşık yüzde 5 ile 10 arasında olduğunu hatırlatırken, özellikle birinci derecede yakınlarında meme veya yumurtalık kanseri olanlarda bu testlerin yapılmasında riski belirlemek açısından yararlı olduğunu dile getiriyor.

Meme kanseri vakaları konusunda hızlı davranabilmek adına kişinin yaşı, aile geçmişi ve meme biyopsisi, ilk adet yaşı, menopoza girdiği yaş, ilk canlı doğumu yaptığı yaş, ırkı gibi verilerden hareketle kişide 5 yıllık ve ömür boyu meme kanseri geliştirme riski tahmin konusunda yardımcı olduğunu kaydetmekte fayda var.

Bütün bu bilgilerin yanı sıra kişinin spor yapıp yapmadığının ve kilosunun da önemli veriler arasında olduğunu savunan uzmanlar, genetik yapımızı değiştiremesek de, yaşam biçimimizi düzenleyerek genel olarak kanserden korunmak veya riski azaltmanın mümkün olduğunu dile getiriyor.

İşte tam da bu noktada düzenli spor yapmak, stresle başa çıkabilmek, beslenmemize dikkat etmek, sigara içmemek gibi önemleler öne çıkıyor.