Batılı ülkeleri kapsayan kritik Soçi zirvesinde ilk görüş Cenevre sürecinde yaşanan kısır döngü, özellikle Suriye'de 7 yıldır devam eden iç savaş için siyasi çözüm arayışı içerisinde atılacak yapıcı adımlar hedefleniyor.

Türkiye ve Rusya öncülüğünde geçen yıl aralık ayı içerisinde yürülüğe giren ateşkes Beşşar Esed rejiminin özellikle ihlallerinin devam etmesi 1 yıl aradan sonra İsviçre'nin Cenevre kentinde yeni müzakerelerin önünü açacak Astana sürecini başlatmıştı.

Cenevre kentinde ABD, Avrupa ülkeleri, Türkiye, Rusya, İran olmak üzere çok fazla ülkede Esed rejimi ve muhalefetin temsilcileri 4 kez bir araya geltirdi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2254 sayılı kararı çerçevesinde Suriye'de siyasi geçişin ele alınması gereken müzakerelerde muhaliflerin önüne "terörle mücadele" gibi farklı başlıklar konuldu.

Cenevre'de taraflar 8 görüşmeleri 28 Kasım 2017 tarihinde yapılması bekleniliyor. BM kaynakları gündemin anayasa taslağı çalışmaları ve terörle mücadeleye odaklanacağını bildiriyor.

Ancak rejimin Doğu Guta gerginliği azaltma bölgesindeki askeri kuşatmasını sıkılaştırması ve saldırıları şiddetlendirmesi muhaliflerin büyük tepkisiyle karşılaşıyor.

Muhalifler, ABD ve diğer Batı ülkelerini Cenevre sürecine ağırlıklarını koymadıkları gerekçesiyle eleştiriyor.

Cenevre sürecinden bugüne kadar sonuç çıkmaması ise dikkatlerin Soçi zirvesine odaklanmasına neden oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin katılımı ile birlikte Suriye konusu ele alınarak üçlü zirve yapılacak.

Türkiye, PKK/PYD'nin katılmasına karşı çıkıyor.

Koşulların sağlanması halinde Ankara için Astana sürecinin siyasi devamlılığını sağlayacak UDK platformu çalışmalarına destek verilmesi kolaylaşacak. UDK'nın Ankara'dan destek bulması, katılımcı profilinin Suriye'nin birlik ve bütünlüğüne sahip çıkan muhalif gruplardan oluşması halinde mümkün olacak.

Diğer taraftan, Ankara siyasi çözüm arayışlarında Cenevre zemininin tamamen işlevsiz kalmaması için çalışmaların BMGK'nın 2254 sayılı kararı temelinde sürdürülmesi gerektiğine dikkati çekiyor.

Bu arada, Soçi'de 3 Aralık'ta gerçekleşmesi planlanan UDK toplantısının, Cenevre'de 28 Kasım'da başlaması öngörülen görüşmelerin son günleriyle çakışması ihtimali belirdi.

Uluslararası müzakerelere tek vücut olarak katılmaya çalışan muhalifler geçen şubat ayında Riyad'da geniş tabanlı bir birliktelik sağlamış, Müzakere Yüksek Komitesi'ni (MYK) belirlemişti. Askeri muhalif grupların geniş desteğini alan MYK, muhaliflerin meşru temsilcisi olarak müzakerelere katılmıştı.

Son olarak, muhaliflerin çatı kuruluşu Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) üyeleri, Kahire ve Moskova platformları olarak bilinen gruplar, bazı askeri muhalif gruplar ve bağımsız isimlerin Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da 22-24 Kasım tarihlerinde toplanması planlanmıştı.

Ancak MYK Genel Koordinatörü Riyad Hicab'ın dün istifa etmesinin hemen ardından toplantının ertelenmesi gündeme geldi.

Muhalif kaynaklar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) girişimleri sonucu Hicab'ın ayrılmak zorunda kaldığını savunuyor.

Kaynaklar, Suudi Arabistan ve BAE'nin son dönemde Katar karşıtı katı bir tutum içinde olması nedeniyle Hicab'ı devre dışı bırakmak istediklerini, uluslararası müzakerelere katılacak muhalefet heyetine kendi önceliklerine göre şekil vermeye çalıştıklarını bildiriyor.

Garantör ülkelerin dışişleri bakanlarının Antalya'da pazar günkü görüşmeleri esnasında, Suudi yetkililer Riyad'da Rus lider Vladimir Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Aleksander Lavrentiyev'le bir araya gelmişti.

Görüşmenin, Soçi zirvesi ve UDK toplantısının hemen öncesinde gerçekleşmesi dikkatleri çekmişti.