Bebeklik, erken çocukluk, okul çağı ve ergenlik dönemlerinin tümünde uyku sorunlarına sık rastlanılmaktadır. Okul öncesi çocukların yaklaşık %25-50'sinde çeşitli uyku sorunları tanımlanırken okul çağı çocuklarının ve ergenlerin yaklaşık %20-30'unda uyku bozukluğu denilebilecek düzeyde sorun yaşadığı bildirilmektedir.

Çocuk doktorlarının sağlam çocuk kontrollerinde en sık karşılaştıkları sıkıntıların başında uyku sorunun bulunduğunu hatırlatan uzmanlar, uykunun çocukların büyümesi ve gelişiminde önemli etkisi olduğunun altını çiziyor.

Tedavi edilmediği sürece uyku sorunlarının yıllarca sürdüğünü ve yeterli uyku düzenini sağlayamamış bu çocuklarda ruhsal bilişsel ve sosyal becerilerinde zorlanmalar yaşanmakta olduğunu belirtiyor.

Uzmanlar bebeklerin uyku sorunlarıyla mücadele edebilmek için giyeceklerinin, yatak ve battaniyesinin yünden yapılmış olmasının, yatağın korunaklı olmasının, bebeğin yatağına uyanık halde bırakılmasının, bebeğin yatağa bırakılırken sevdiği bir nesne (ayıcık, bebek, tülbent, battaniye gibi) ile beraber uyumasına izin verilmesinin, uyku saatlerinin aile tarafından belirlenmesinin ve ödün verilmemesinin şart olduğunu kaydediyor.

Genellikle gece uyanmaları sırasında bebeğin ağlamasına yanıt olarak, anne-babanın çocuğun yanında bulunması onun endişesini azaltır. Çocuğun ağlamasına yanıt olarak, onun yanında bulunma süresinin gittikçe uzatılması önerilmektedir (Duyarsızlaştırma). Uyku öncesi yaşantıyı düzenlemeye yönelik uyku öncesi ilişkilerin değiştirilmesi amaçlanır. Okuma, şarkı söyleme, sakin olarak oyun oynama gibi bireyselleştirilmiş yatak alışkanlıkları kazandırılmalıdır. Anne-baba, çocuk uyandığında çocuğun yatakta kalmasını teşvik etmelidir.

Bunu anne-baba çocuğun yatağının yanında oturarak, ona dokunarak veya yanına uzanarak yapabilir. Yatma zamanında ayrılık sorunu çözülürse, geceleri uyanma sorunu da büyük olasılıkla kaybolacaktır.